Gecenin hiç bilmediğim görmediğim bir yarısında
Sanki yeni taşındığım bir şehir gibi bu oda
Yabancı sesler ilintili, yüzüme çarpan her aynada
Umutsuzca bakılan lise aşklarına yakın bir yerde
Sen
Çocukluğum
kalabalık bir belediye otobüsünde,cama yansıyan görüntüme soruyorum,nereye?
yorgunum.sadece yorgun...hiçbir yere gidiyorum.müsait olmayan yerlerde iniyorum.olur olmaz kayboluyorum yabancı vücutlarda.hiç bilmediğim seni özlüyorum bazı.yetmeyen her neyse,bu bitmeyen aramalar, aranmalar niyeyse, yorgunum.
yansımaya gücüm yok, bu benden yorgun yaşlı otobüsün camlarına, yanmaya gücüm yok.buz kesiyor gözlerim, adını çağırıyor bileklerim oluk oluk,sen kokuyorum bizzat, varsın
ve yokluğun nedir
henüz bilmiyorum...
sezgi'nin günlüğü
altıncı sayfadan başlar
ve külünden dumanından
*h*is akar
bir fanus var ki içi acılarla dolu
en çok ezginin dününü yakar...
defne yaprağı
krizantem
ayrılık kuşağı
mavidir toprağı ayın...
çöle dökülen şelale
susuz bir vahaya delalet
iç sularda boğuluyor suretlerimiz
çürümeye terk edilen bir yalnızlığa aitiz
takvimsiz
akrepsiz yelkovansız
yanıbaşımızdan geçiyor zaman.
Bir boşluk,
Bir odayı, bir dünyayı nasıl dolduruyor,
Ve de bu cümle
Dolmayan bir gece yazılıyor.
Bir hastalığım var adını bilmediğim,
biz en çok seni susuyoruz aslında
alkol hakimiyetindeki topraklarda
en çok ahmet arif'i seviyoruz biz
ankara'da...
mezesiz sofralarda en kolay aşık olanız
ve en çok senin adını anarız ilticai akşamlarda
Bir şiirini okuyunca karar verdim bütün şiirlerini okumaya.. Zaman zaman misafiriyim sayfanızın sayın Uçar.. başarılarının daimi olmasını dilerim