Mevsimler yaşımı umursamadan dönüyor
Sen,gelip gelip gidiyorsun
Gün bitiyor,güneş yitiyor
Akşam oluyor elbette
Belki bana üzülüyorsun
Yaşımı sormadan geçiyor mevsimler
Bahçevan misali gezindim durdum
Gülüne sunacak gül bulamadım
Hırçın bir denizim senle yoruldum
Çağladım çırpındım göl olamadım
Esrimiş dudaklarda bilinmeyen hecesin
Ey sevgili ne günsün bil ki ne de gecesin
Boğazında inlerken yosmanın mor neşesi
Koynundan çıkan gençle yeniden bakiresin
Esrimiş dudaklarda bilinmeyen hecesin
'Unutur' diyormuşsun,laleler unuttuysa
Şebnemler dudağında susuz kalsın ay Leyla...!
Gözlerindeki mevsim çalmıyorsa kasıma
Hangi gülün döşünde avutulursun Leyla...!
Bin yılın özlemiyle besliyorum ah'ımı
çetrefil bir karanlıkta takıldım gözlerine
uyuşmuş fikr-i beyanım
zikrimin tekrarı uymaz ikrara
tepeden tırnağa
yalanım...
Ruhumda kıvranan bu naif sancı
Derde hayran eden devâsın Leyla
Ne aşinasın ne de yabancı
Belâ’yı yâr eden verâsın Leyla
Çağırsaydım mutlak gelmezdin böyle
elleri gümüştü,saçlarıma öykünüyordu
gözleri inadına kasım alacası
solundan yürüyordu
bir de “annem” diyordu ya anneme
beydağı eriyordu
sağı bildiğin lisa,
Yazmadığım şiiri ne diye sildin?
Ne vakit evvelim ahirim bildin?
Kimlere darıldın,neye incindin
Gözleri hülyalı bildin mi beni?
El üstünde tutar,'el' demezdim ben
Hangi yanıma baksam,kaçıyor uykun
Ağır ağır düşüyorum kendimden
Sığınacak bir kucak,yaslanacak bir omuz
Buz gibi eller bile fahiş fiyatlarda
Kaçamak bakışların özlemi
Mektup tadında baharlar düşlüyorum
sokağı kentine gurbet bir akşamın
kırık dökük kaldırımına imreniyorum
parmağımı sızlatırken kelimelerim
zifiri kaç geceye bileniyorum
anneliği sol göğsüme saklayalı beri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!