Haydi bakalım, düzgün bir çocuk ol,
Yolun açık, günlerin aydınlık olsun.
Yüzün aydın, gözlerin gülücüklerle dolsun
Yürüdüğün yollar düzgün, ömrün uzun olsun.
Sana gelen bütün yollar dikenlerle değil,
'Toprağımızdan türbe yapsınlar
Üzerine ikimizinde adlarını yazıp,
'Hain eller ayırdı, ama onlar,
Bu türbede birleştiler yazsınlar,'
Kalplerimizde bir türbeydi,
Yetmedi mi onlara verdiklerin
Hepside aç gözlü doymaz kırk haramiler,
Her gün bir kaç gencimizi yediler.
Çünkü hepsi de şartlanmış bedeviler
Doymadı, en sonunda da ordularımızı yediler.
Hep biliriz ağır sevdaların rüya gibi başladığını.
Rüya biter...gece sönüp sönüp gider
Her sabahın gün doğumu cıvıltısında
Görürüz, en ağır hüzünlerin kar kaldığını.
Bir kurtuluş gibi hep kolayımıza gelir sanki,
Gil-gil darısını kuşlar çok sever
Nerede ekili bir tarlası varsa,
Onun etrafındaki ağaçlara konar
Kocaman taşlardan koruganlarına tünerler.
Yaban güvercinleri sarı asmalar,
İmkanın varken yükseleceksin
Yükselebildiğin kadar.
Seviyeyi düşürmeyeceksin!
Seviyenin düşmesi demek,
Yaşam basamaklarından
Aşağılara inmektir,
Korkuyu sermaye yapmış, cehalete sımsıkı sarılmış, kendini ölüm uykularına mahkum etmişçesine kozasına saklanan, emsalsiz ipeğini egemen yobaza ikram eden ipek böceklerinden bahsetme bana. Bilmem kaç bin yıl daha doğmadan beklemek ve ölmek derler buna.
Bırak SOKRAT saflığını! bize dön! Bize bak! Ondan bize ne… kana – kana içsin o zehrini egemenlerin önünde… ve kirli ellerinde, sergilesin korkularını, belki keyiflendirip güldürür faşist egemenleri o naif ve korkak adamın şovları.
İki kutuplu bir kırbaçtır yaşam; bir ucunda zulüm diğer ucunda adalet, hangisi ağırlığını koyarsa sahibi olur kırbacın cesaret ve adalet ağır basmalı, sahibi olmalıdır kırbacın adaletle şakırdamak için suratında zalimin.
Nasıl, nerede, ne zaman geleceği bilinmez
Sinsice kollar, insanı ve insanları,
Ne affı, ne de hoşgörüsü vardır:
İyileşmez, amansız iç sızlatan yaralardır.
Böylesin yaralara tuz basanlar hep vardır;
Canına okuduğumun teknoloji dünyası,
Teknoloji'nin çıldırmış insanları
İnsan olduklarını unutmuşlar,
Hep tokatlamışlar birbirlerini
Kendi tokadından daha şiddetlisini
Yediği zaman da;
Ulaşılması zor hayaller değil,
Peşinde koştuğumuz, isteklerimiz
Herkese lazım olan bize de lazım,
Mutluluk, bir avuçta olsa özgürlük.
Hele bir gelsin de gör sen bizi!
Uçarız özgür kuşlar gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!