Sivas’ın dağları karla büründü
Yiğidim aslanım üşümem diyor
Bayrağı kapınca önde yürürdü
Yiğidim aslanım hep biriz diyor
Memleket derdine kendini yaktı
Sizi Seviyorum
Ne tatlısın sen öyle
Baktıkça bakasım gelir
Gözlerin ta derinliklerinde
Bir mıknatıs var sanki
Çekiyor her an beni
Uzattım elimi tutsan diyerek
Gözüne bakarken güzel diyerek
Ne de tatlı dilli bu kız diyerek
Hadi bir çay verde içelim dedik
Yüzüne bakarsan kaş göz yerinde
Sol yanımda bir dert var
Güneş yüzü, göstermiyor gönlüme
Kışın yakar oldu, yazında buz eder
Ömür törpüsü gibi vuruyor, yüreğimin tamda üstüne
Ciğerimi param parça ederken
Yakar yıkar bendimi
Sömürü düzeni kuran beylerin
Geçimi dirliği iyidir sanma
Sinsice yaklaşıp akıl verenin
Aklına uyarak sakın ha kanma
Hedefte insanın kanını emmek
Bu gün yine sonbahar, hayatımın son demi
Estirirken rüzgarı yüreğime vuruyor
Herkese soğuk değse, yüreğimde sam yeli
Dünya gelse üstüme, gönlümde her an durur
Aklıma hiç gelmezdi, yükseklerden bakmayı
Sonbahar akşamı dalınca gözler
Özledim şimdiden geçmiş günlerim
Gönlümde hayaller dilimde sözler
Aklımdan çıkmıyor geçmiş günlerim
Rüzgar gibi geldi gecti her günler
Sonbahar yaprakları, yerlere dökülürken
Geçmişim ayakaltı, yerlerde sürünüyor
Mevsimler gelip geçer, yüreğim üzülürken
Ömrümün son yılları, dertlerle sürünüyor
Dönüp de geri baksam, acısıyla tatlısı
Bir ağacın gölgesinde, niye yanar ki insanlar
Dallarına bakıp bakıp, imrenirken meyveye
Baldan bahsederken, ağzını tatlandırmak için, neden hiç çaba sarf etmezler ki,
Açlık, bunların kaderi olmuştu sanki!
Bir hamle ile uzanım yemek varken,
Erindiğinden, kalkamıyor yerinden
Bir umuttur diye açtım elleri
Anlattım derdimi kimse duymadı
Utandım sakladım akan selleri
Sen de kimsin diye soran olmadı
Aylar yıllar geçti ne diller döktüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!