Tutuşupta,gidiyoruz ya kırlara
İstanbul'un kargaşası aralığında
Derin mavileri yara,yara..
Nasıl keyif alıyoruz anlatamamki sana
Yeşili gözlerimize sara sara
Yılan gibi kıvrılıp giden yollarda
Şimdi mevsimi sormayın bana
Yeni bir hal hatır sorma yalancı bakışların
Ve akşamları üstüme salan ayrılıklardayım
Sonsuz sevgimi soldurma mevsimi
Ve kıyısında durduğum uçurum hasret
İçimde hamakta uyumakla meşgul
Son gemiydim...
Sana doğru...
Son seferinde ilerleyen
Son gemi..
Çılgın dalgalarda bata,çıka
Geliyorum sen kucağına
Yine başka bahara,kaldık
Taşına,toprağına,dokunmadık
Suyuna ise asla,yan bakmadık
Uzağında saf tutup,sevdanın
Acı panzehirine inat, kaldık
Kimisi hançer vurdu,düşlerimize
Sevdam kıra gider,kırlanır
Dudağı kiraz,dudağımda ballanır
Ah bu yürek bende durmaz harlanır
...........Harlanır da bu can ona yarlanır..
Selvi boylum,ince bellim ruhumda
Bu kadar uzaktan
Bu kadar..! !
Nasıl sever bir insan
Hem de hiç el ele tutuşup,
Gözlerine bakmadan.!
Nasıl,nasıl sever?
Kaybolup,gitti gider kağını sesleri
Emekçi özü sevgi zembili
Yakılıp,yıkıldı köyde evleri
Tarlalar,tevekler virane şimdi
Oysa tarım ülkesiydik
Şimdi dağıtıldık
İsterim seninle,kerem,aslı olmayı
Dünyayı güllük,gülistanlık kılmayı
Zemheri de olsa,kardelen kalmayı
İsterim sevdam,yunus olup, yanmayı
Bıraktım bedenimi,sen ellerine
Bak geldim bitanem
Geldim, kovsan da geldim kapına
Aşkımız için dilenip,yalvarmaya
Ne olursun ver elini
Geçmeden zaman ver
Takvimler de acımasız
Bakma öyle ne olur
Bakma aşkım karası
Sevdamın ince uçlu
Uzun saplı sazı..
Bakma öyle...
Bakma …
bu kadar güzel şiirlerin okunmaması bir kayıp