şehrin şerrinden
koru bizi allah’ım
ululanmak isteyen
çarpık müteahhitlerden
cilalı taş bebeklerden
ı
her aşk bir mecnun büyütmez
ve her insan kendini sever sadece
zamanı yontan mevsimler
yıllanmış hüzünler bırakırken kalbime
üzgünüm çok üzgünüm
notası eksik bir şarkı kadar
bahar kumpasında yanarken taşra
kelime kusmaktan yorulmayan şairler
kulağı ıslıkta ergen kız gibi
koşadurun kadrolu hazlar peşinde
kanımda bozkır alnımda dağ ateşi
kıdemli yolcusuyum ben ayrılığın
suretler çarşısında esmer bir yangın
sönmüş bir kandilim gün ortasında
ne yazık
aynalar şehrinde bir çirkin olmak
bilmezsin
acı nasıl pekişir
unutmak ne güzeldir
hatıra nasıl yakar
uzak yakın hiç fark etmez
doğusun sen ortadoğu
kan savaş ve gözyaşıdır
adın senin ortadoğu
gramofon bir şehri yakar gibi
yükselip yaşlandı sesim
laciden sevgili maviden göz
düşersin bir derin uçurum
seversin öç olur eylül kırmızı
bir kız tanıdım
saklardı kendini garipçe
neşeli sanırdı onu herkes
fırtınalar yaşardı içinde
sakin ve sessizce
şeyhim yolcular pervanesini
sır çözülür gölge yanar ay üşür
hatıralar kan güller kırmızı
muhacir sevdalar mukim ağrılar
gam makamında hicran şarkılar
kırık bir hançer ağrısıydı annem
berceste mısralar kadar naif
gözyaşından bir elbise içinde
akşamla ıslanan yağmura sığınırdı
titrek parmakları minicik ellerimde



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!