şeyhim yolcular pervanesini
sır çözülür gölge yanar ay üşür
hatıralar kan güller kırmızı
muhacir sevdalar mukim ağrılar
gam makamında hicran şarkılar
kırık bir hançer ağrısıydı annem
berceste mısralar kadar naif
gözyaşından bir elbise içinde
akşamla ıslanan yağmura sığınırdı
titrek parmakları minicik ellerimde
acıya emanet bırakıp kalbini
parmağın tetikte alnın namluda
hayatta acemi ölümde usta
sen hiç attan düştün mü atlıkarınca
kaç afet cana kıydın ey aşk
sırtım bıçağına kın olalıdır
yılkısından ayrı düşmüş tay
kirişinden uzaklaşan yayım ben
değmesin bahtına o gamlı rüzgar
dalgası denizden boyu serviden
ince bir yağmursun asi bozkıra
miyiz yoksul müptela
midir her vuslat bir ayrılık
kız saçından mıdır gece
gamzesi cellat sevgili
miyiz vefalı ve günahkâr
aşk denilen bu savaşın
sen gelince
çatlayan nar gibi
dağılır hüzün
bir eşkıya türküsüne döner
küçük sevinçler
keser meyveyi
yorgun bir kelebeğin ahı değdi kalbime
ondandır hep eksik yağar yüzüme yağmur
bir kez kaybeder insan sonrası kayıp değil
gökkuşağı görmüş köpek kadar yalnızım
kötü bir hafızam var hiç unutmuyor
büyük generaller yaptı ama
sekiz yıl küçüktür benden ihtilal
duvardan indirip yakınca amcam
karakalem askerlik hatırasını
babam saklayınca kırma tüfeği
tek korkum eşkıya değildi artık
kalktı kaba kuşlukta
kondu kuşkonmaza karga
küstü kudüm kalabalıklara
kanadı kaldı kelebek
kızkalbi kuruyunca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!