Kanım düştü yollara
Kar yağarken dallara
Yaram yaranı sara
Ah Ankara Ankara
Kar yağıyor dallara
Ellerimi tut yeter
Uzun bir ayrılıktan sonra
El bile yürek gibi hisseder
Kocaman bir nasırdan da olsa
Kaldı ki
Öyle bir ateş ki
Sert eser rüzgar
Beyaz yüksek bulutların gölgesi altında
Boz toprak hızla akar
serçeler yaylanır
çıplak dalların ucunda
Korkak fındık faresi gibi yapraklar
Bal rengi gözleri,
hilal kaşları
kara,kuru ve narin yüzleri
yastığa kelebek gibi konan başları
ve renkli boydan fistanları
çiçekli dal gibi kızlar
Su gibi
Berrak olmalı için
Aynasında arzı
Yıldızları seyretmek için
Her seyirde
Mutlaktır ki
Yalnız kızıllık değil
Gün batarken kapıyı çalan
Çok kere pişmanlık da oluyor
Oysa yeniden başlayın diye
güneş günlerce yeniden doğuyor
Sonsuz mavilik nereye yaslı
O duvar
Neyi böler
Işıktan doğmadık mı
Ya gölgeler
Ya sularda çakılı duran
Ciğerimde ucu
Kopmuş urgan gibi duran
Son nefesim
Belki de son bozukluktur
Zamanın zulasında bir an
Harcadığın şu an
Konuk oldun evimize
Sunduğumuz sızı, ağrı
Karlı dağın patikası
Yolu yok
Yolcuları sayrı
Kan kırmızıdır
Ateştir
Ruhum
Gecenin geç bir vakti
Bir barda
Şehveti ben doğurdum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!