Yıl ikibindokuz
Onüç aralık
Ne savaş var
Ne de kıtlık
Kuru dal gibi
Koca adamı yere serdi
Ne saçını okşadı kızının
Ne de bilek güreşinde yalandan yenildi oğluna
Ne bir gün hayıflandı
Ne de kahrederdi çocuk yaşta babasız kaldığına
Yalnızca 'Yarım' derdi çok kızdığında
Aylar var ki,
Anne karnındaki resminden
Tanıyorum ben seni
Amcasının ilk kız yeğeni
Anlayacağın ilerledikçe teknoloji
Yaşam daha az şaşırtıyor bizi
Kırmızıyı kan öğretti
Sarıyı saman
Sudan çehreyi avuçlarından
Akıp giderken
Zaman
En büyük öğretmen
Sözcükleri tutsak almışa us
Özgürlük tutsağıyız
Ne birey özgürdür
Ne de ulus
Sus kilitli halidir
Bir köprüdür doruğa
Her insan
Kendi üzerinden ulaşır mutluluğa
Ne doğudan ne batıdan
.........................
'kafeste bir kuştu özgürlük
Şafak sökerken dalından koparılan
Yarım kalan ezgisi başka bahara sürgün'
Yelesinden fırtınalar kopan
Kızıl atları ufka doğru kara bulut gibi akan
Oğlun belki de kızın
Aklına gelince yemeği kedilerin
Rüzgar gibi dönüyorsun evi
Yanaktan düşen bir damla yaş gibi
Oturuyorsun ansızın
Küçük ellerin büyür
Büyürsün
Tuz buz olur hayallerin
Ne gök o eski göktür
Ne de o mavi
Bulutlar
Kaç yürek yangını eşikte bekliyor
Kaç tetiğin çekilme anı
Kaç ceylan arpacıkta sekiyor
Kaç vakitsiz ölüm zamanı
Hep yalnız, her dokunduğu ağrı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!