ruhumdan fışkıran isyanlarım akacaktır böğrüme
elbet ki bir gün gülecek bu toprakta yaslı yüzüme
Bir yudum suya da hasret bıraktın ya
Kavurucu gönlünde
Hep hazanı yaşatın ilk baharın yerine
Nifak nifak sinsice yağdın ya
Sırılsıklam oldum özlemden közünde
karışık bir ütopya da yıkanırken gönlümce
alaz dansının ateşli sıcaklığı sardı
konar göçer kuş kanatları gibiydim
gidip geldikçe makûs kaderimin çizgileri
O anda
Gizli bir tefrikanın gözyaşlarına kanıyordum
bir hayal gibi hep vuslatın meşki
kahrolduk biçimde sanki deliyim
garip girdik aşka bir tuhaf iş ki
gel desen gelemem göçmüş gibiyim
uzak durma benden hasretim zaten
toprak
bitim tükenme bilmeden üretip dururken
özünü çiğneyenleri hiç affetmedi
öcünü er veya geç de olsa aldı bağrına gömerek
"Bismillahirrahmanirrahim"
:"Estağfirullah, estağfirullah,
estağfirullahel azim ellezi la ilahe illa
hüvel hayyül kayyümü ve etübileyh"
Hikmetleri doğuran Kuran’ın hükmüne erişmek istedikçe gönüller
Günün en bereketli bir anın da yani sabahın en erken vaktinde
Ağaçların sımsıkı sarıp sarmaladığı muhteşem bir ortama
Huzur dolu bir gönül serinliğinde koşarak geldiler
Şadırvandan akan berrak mı berrak suya
Ve eski yıkık duvarın böldüğü holün tam da orta yerinde
bir mezarlıkta yaşaya bilir misin ki sen
ölüm ve ölüleri beklerken
küçük sıradan bilinçsiz dünyalarınla
hele ki bildikçe karanlık kuyunun ilk ve son hükmünü
duyarsız bir yaşantının sonucudur tüm bu akamet
mıh gibi çakılınca
kin aktı
bir yetimin nefesinde "babasızlık" boyun bükerken
tövbeler mum yaktı
hep bilinir kim ne ederse ki kendine eder yontarken
yürekler de ay atarken toprağın rengindeki




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!