Papatya gibisin zarif ve ince
Sevinirdi kalbim seni görünce
Koşardı kırlarda bir çılgın gibi
Şenlenirdi dünyam seni sevdikçe
Gömdüm yüreğime yasak sevdamı
Hep yumurta gibi kalamazdı ya...
Ruhumuzun ve hayatımızın aynası,
yorgun ve çizgili yüzlerimiz.
Gülerken güzeldiler,
Çocukluğumuzda,gençliğimizde pırlanta gibiydiler.
Dur biraz;
Dinlen be dünya,dönmez mi başın senin.
Bıkmadın mı ?
Güzel günleri gıramla,dertleri tonla vermekten.
Dönme dur,yavaş be dünya.
Döktük…
çoban çeşmesi gibi sevda suyumuzu,
Kır çiçeği sandığımız ne gönüllere.
Kar sandık baharda uçuşan polenleri.
Ya incir,
Uçuyordu bana doğru
Aşıp dağlar denizleri
Düşmüş al kanlar içinde
Vurulmuş yaralı turnam
Yandı ciğerlerim turnam
Mutsuzum elbette !
Canı alınırken,
Tarlada,yolda,
Köyde,kentte,
Hatta ;
Gelecekse
geçmiş yıllar gibi,
Hiç zahmet etmesin.
Otursun yerinde hiç gelmesin...
Nasıl sevdiğimi bilemez eller
Aramızda dağlar,derya denizler
Kavuşmaya yetmeyecek ömürler
Vuslatımız ebediyet sevdiğim
Sonu gelmez sevdalarla,ziyan ettin ömrümü
Yeter şu dertli başımı taştan taşa vurduğun
Çiçekli sevda bahçeleri dikenlerle örülü
Kanatır saf yüreğini,her güle uzanma gönül
Ne kasaveti
Ne de dertleri koca Dünya’nın
Ne ihanetleri sözde dostların
Ne sırtımdaki ki hançerleri
Ne de vefasızlığı karındaşlarımın
Yumdun ya Bahar gözlerini hayata
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!