İzzet Bilici Şiirleri - Şair İzzet Bilici

İzzet Bilici

Beynimde hürriyet düşkünü köleler demir parmaklıkları dişlemekte
Üç vakit arasında
Seni görmüş ve saçlarını seyretmiş bir tarihe danışıyorum, yırtık, yamalı, eski tabiatıyla
Şakaklarım sızlıyor
Taşıdığımı düşürüyorum gün boyu
Ve üç vaktin sonunda

Devamını Oku
İzzet Bilici

Yağmur yağmıyorsa ve akşam vakti değilse
Bu şehir düşebilir
Siluetler sanrılara, sanrılar şizofreniye dönmüşse
Tırtıllar yanmış yanlarımızı öpebilir
Al işte göze göz dişe diş!
Yine yenilmişsek

Devamını Oku
İzzet Bilici

Savunmasız kalmışım karşısında kara kışın
Bir tarafım bozkırda kurulmuş engizisyon
Üç tarafım çırılçıplak bir gece ayazı
Yaklaş,
Filiz at şu çorağıma ve karasallığıma
Kavruk dağlarıma geri getir baharları ve adım seslerini

Devamını Oku
İzzet Bilici

Uçurum kenarında bir kuşburnu
Darağacı sabah selasında
Halk sofrasında fransız giyotini
Ve ortaçağ cadısı için
Aziz Sebastian'ın yağlı kazığı
Bir bezmişin son gayreti

Devamını Oku
İzzet Bilici

Aniden kendimi bir trende uyurken buluyorum. Yşadığın kente nasıl geldiğimi, bir bankın üstünde seni nasıl beklediğimi görüyorum. Sonra kendimi kâinatın en çıkmaz yerinde kaybediyorum hebhınark. Bir daha kendimi bulma zahmetine giremiyorum

Yine balık yakalıyorlar, yine şarkı söylüyorlar
Sohbet ediyorlar sahil boyu
Hiçbiri anlamıyor seni
Kendi rızkını arıyorlar söz öbeklerinde

Devamını Oku
İzzet Bilici

Alnını avuçlarına almış bir gözyaşıdır gece!
Karanlıktan başka kimsesi olmayan bir sarılma hayali, ketun bir acı, töretanımaz bir eşkiyadır
Kenti ayağa kaldırmış ama bir sığırcığın sesine yenik düşmüş görkemli bir öfkedir
Bir kapının eşiğidir
Islak bir elmacık kemiğidir gece!

Devamını Oku
İzzet Bilici

Hatırlayalım...
Günde üç öğün, beş vakit, kırk tapınmada!

Kelebekler güzeldi.

Devamını Oku
İzzet Bilici

Yatağımla
Çekmecemle
Daha kendine bile açılmamış penceremle inliyorum
Geriye korkunç bir osuruktan gebe, gürültülü bir yalnızlık festivali
Gel de sığdır gözlerine
Betonlar yıkılır bak

Devamını Oku
İzzet Bilici

Binlerce zelzelenin enkazı yığılmış ruhumuza
Dişlerimizde çürümüş sesimiz konuşamamışız. Sonra birileri gelip ufak bir sevinç tedarik etsin diye göbek kordonlarımızı bağlayıp safları sıkıştırmışız 7 kıtada
Kim miyiz?
Bozuk düzende durmuş donmuş minnacık bir çarkız. Sistemi değiştirmeye yeltenmiş ama ters tepmiş içine sıçmışlarız. Güzel bir sevgiliden edilgen kopmuşuz sürekli, karaborsaya düşüp kendimizi defalarca satın almak istemişiz sonra ne olmuşsa artık kendimizi yine kaybetmişiz. İnanmak istemişiz, sevmek istemişiz, tapmak istemişiz ama korkmak istememişiz. Bir yol kenarı dikeni olup yolcunun gözüne batıp durmuşuz, şarampole kırılmış bir direksiyonuz, sürekli kayan o ayak var ya işte biz hep oyuz. Geçtiğimiz her sokakta bütün sevaplarımızı kendini doğuran bir fahişeye hibe edip eldesiz yaşamışız. Bizler ki hiç tapılmamış bir tanrıçanın en takvalı kullarıyız.

Kıpırdatsa kendini dünya ve demir balyozunu vursa bütün uzaklıklara yine de kırılmaz bu mesafe

Devamını Oku
İzzet Bilici

Söyle durma koş
Yalın ayak küller üstünde
Su yataklarının kenarında
Rampaların üstünde
Dağ geçitleri arasında...

Devamını Oku