İbrahim’in oğlu ve “ALLAH’ın Kurbanı” İsmail
Muhammet nuruna peygamberlikle oldu; nail
Mekke’de yetişip, büyüdü; Cürhümiler dâhil
İyi bir avcı, binici ve atıcı okçu idi; İsmail
Babası onu ve annesi Hacer’i çölde yalnız bıraktı
Kuranda geçmese de adı, Âdem’in en sevgili oğlu
Emanet aldı kutsal nuru, devam ettirdi doğru yolu
Kâbe’yi taştan yaptı, kullanarak balçıklı çamuru
Peygamber şanına erdi, şereflendi elli suhufla Şit
Bin şehir kurdu, hep mutlu yaşadı mesut ve kâmil
İlyas’ı takip etti; Yunus bin Matta
Tövbesi ulaştı, en üst sema katta
Balığın isminden gelir, bu adı hatta
Nineva diyarının peygamberi, Yunus
Otuz üç yıl sürdü, hidayet etme işi
İbrahim’in oğlu, İsmail’in Kardeşi idi; İshak
Sare’ye mucizevî bir lütufta bulunmuştu; Hak
Sonrasında, ona da Yakup, Ays olacaktı; sunak
Babasının yanına defnedilmişti, 160 yaşında İshak
Alışkındı; bu gidişata
Yıllardır hep kazanıyordu
Bazen ters gidince işler
Ne varsa ağzında kazınıyordu
Politikacı
Bir portre asılı
Beyaz renkli duvarda
Maun ağacından yapılmış
Kalın çerçeveli
Yağlı boya bir resim
Hayata gülümsüyor yüzü
Bir şiir yazmaksa muradın
Püf noktası, derinlikten geçer
Dinamitlemek ise umutları
Yarınları infazdan geçer
Önce hayaller ölür ya hani
Ben aciz bir kulum
Ahiret menzilidir yolum
Kimseyle yoktur zorum
Rabbimin emanetiyim ben
O benim varlık sebebim
Ramazanı, meleklerle karşıladık; bu gece
Yürekleri cilalayarak andık; adını hece hece
Ramazan, bir rahmet ayıdır; bilinsin
Ne muammadır; ne de bilmece
Ramazan bereketiyle gelir
Ben, mutluluğun resmini çizen ressam
İnanmıyorsan bak, duvardaki köşeli çerçeveye
Çok dar ebatlara sığdırdım
İçine yüreğimi yağdırdım
Bilmem, belkide kendimi kandırdım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!