Ruhumu sıkıyor, yalnızlığın
İşte bu, en büyük sıkıntım
Üstüme geliyor duvarlar
İşte bu, enkazda ki yıkıntım
Bir işaret verseydin duvarların ötesinden
İşte bu, beklentidir tek takıntım
Üveys adında bir çoban yaşardı; sıcak Yemen diyarında
Takva noktasında yemen\'de kimse yoktu; onun ayarında
Yaşlı ve hasta annesine hizmet etmekle geçerdi; ömrü
Az kazançla çok hayır yaparak, geçinirdi tam kararında
Her daim konuşurdu; ayet ve hadis dayanaklı sözüyle
Bulaşma sevdaya, karanlık bir zindan
Ağırdır sabrı, geçmesi zordur candan
Aşk bir yandan bastırır, ecel bir yandan
Umutlanma vuslata, vaktin varken git
Bekle hırçın sahilde, yakındır son gemi
Bugün benim, en heyecanlı bir günüm
Çağrımı aldım; askerliğe uzandı yönüm
Ey sevgilim, senden ayrıldığıma üzgünüm
Vatan bana, sevdam sana emanet
Babamla annemin ellerini öptüm, ilk önce
Gittiğin o gün bende deprem oldu
Yolunu gözlemek kaderim oldu
İstemesem de göz pınarlarım doldu
'Özlüyorum' de tırnak içinde
Gurbette ki hasretin bende azarken
Yıl bin dokuz yüz on iki, aylardan Nisan
Titanik’e yolcu dolduruldu binlerce insan
Herkes diyordu; bu gemi asla batmaz
Batmak bir kenara yan bile yatmaz
Sabahın ilk saatleriydi
Hala devam ediyordu yağmur
Geceden beri
Küsmüştü içi boşalan bulutlar
Sevindirmişti yeri
Rulo bir beze sardılar aşkı
Asırların dipsiz ötesinde
Güneş Tanrısı RA gibiydi şavkı
Söndürüldü karanlık örtüsünde
Tümülüsün giriş kapısında başladı, aşkın tarihi
Toprağın zerresinden, güneşe
Yeşeriyor gülümseyerek, gülüm
Ve ufkun ince çizgisinden, göz kırpıyor
Zümrüt yeşili ölüm
Turuncuya çalıyor, sarılar
Tütsülenmiş dik saçlar
Sarı boyalı kaşlar
Bağsız ayakkabılar
Delikli pantolon
Hayatı iki kolon
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!