Yine ıslanacaksın
Kurutmayacak güneşin yakınlığı
Akşamdan kalan hoyratlığını
Bölünmüşlüğün toparlanmayacak
İç sızı başlayacak
Tadınız dolanacak dilime
Dağıt saçlarını omuzlarına,
Salınsınlar bu akşam.
Düşlerini bırak avuçlarıma,
Bırak yüreğini,
Bu akşam sol yanıma.
Güz zamanı
Hep gitmek gelir aklıma.
Şimdi tam vaktindeyim,
Çiğ taneli çayırlara yürümeliyim,
Dizlerime kadar sırılsıklam olmalıyım.
Bir yerlerde
Yılları gövdesinde büyümüş dalların
Sınırsız gölgesinde
..........................ağaçların
Telefon tellerinin sesinde
Bahçelerin serin soluğunda
Geleceksin diye,
Kaç zamandır,
Yitirilmiş binlerce hayalin,
Eksik parçalarını biriktirdim.
Kaçarcasına gidiyor,
Yaşanmadan hesapsız günler,
Rüzgâr kapılara çarpmaya başlayınca,
Parklarda boşalınca salıncaklar,
Sokakları doldurunca yalnızlıklar,
Nedense gidişi hatırlatıyorum.
Sessizce,
Soğuyunca yıldızlar,
Yorgunluklarımı anlatacağım,
Dört duvardan başka kimsem yok.
Kırık bir kalemle,
Yanıbaşıma hep seni yazacağım.
Sen çıkıp geliyorsun her gece,
Güneş damlıyor gölgelere
Sıcaklığı vuruyor dostluğun
Her yere
Ve ömür dediğin
Ömrümüz
Bir değirmende
Gölgeleri uzadı akşam güneşinin
Bir martı soluklandı günün kıyısında
Yapraklar uçuyor nedir gidiş sebebin
Sonbaharın ayrılığı kaçıncı sefasında.
Söyle nar çiçeği esrarengiz renginle
Otuzaltı yıl sonra bu gün
Geçtiğin yollardan geçemedim,
Yaşadığın yerleri bile göremedim hala,
Ama bildiğim,
Eskisi gibi değil oralar.
Terkettiler bir çok şeyi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!