Biliyor musunuz,
Bizim hiç oyuncağımız olmadı.
Öyle, parayla satın alınan!
Karpuz kabuğundan araba yapardık,
Günebakan dalından at.
Binerdik üstüne,
Dert ortağım,
Sırdaşım.
Gören gözüm,
Tutan elim.
Yumuşak kalbim,
Sivri dilim.
Kandil diyorlar bu gece,kandilleri yaktınız mı?
Yaşadığınız yıllara,dönüp de bir baktınız mı?
Kaç Kandil geldi geçti,gecemizi ışıtmadan?
Siz hiç böyle bir gecede,eriyip de aktınız mı?
Kandilin ışığı yüreğini yakanlardan, ısısıyla eriyip akanlardan olmamız ümidiyle,Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun...
Kimimizin damadı,
Kiminin gelini kürt.
Bu birliği bozmaya,
Kalkışandır antikürt…
Ortak noktamız çokken,
Tükenmez kalemlerle, durmadan yazıyoruz.
Dil adlı çakı ile, sırları kazıyoruz.
Zamanın aynasında, görüp çıplak gerçeği.
Kendimize değil de, aynaya kızıyoruz…
“Az” yeterli gelmiyor, “en”lerde geziyoruz.
Ölüm orucu tutan, saygıyı hakediyor.
Savunduğu davayı, tertemiz pakediyor!
Allah Rızası için yapılınca bu amel,
Serseri kurşun değil, yaydan çıkmış bir okuz.
Sanılanın aksine, az değiliz pek çokuz.
Yola çıktık hainin bağrını delmek için.
Nasıl olsa dünyada, bugün var yarın yokuz!
Bu rüzgar ve bu yağmur, fırtına koparmazsa
Tarihe bir bakalım
Yıllar önce ne olmuş
Seksen sekiz yıl önce
Büyük Meclis kurulmuş
O Meclisin başında
Bu şiir Şehit Polis Osman Türkücü’ye ithafen yazılmıştır.
BARUT OSMAN
İzmirli bir ailenin üç oğlundan biriydi.
Adı gibi idi Osman; heybetliydi,iriydi.
Yaşıtları gezer tozar eğlenceye koşardı.
Ey bahar aylarının sisli sabahlarında
Yemyeşil yapraklar üzerinde biriken
Çiğ damlaları!
Duyun sesimi…
Beni ancak siz anlarsınız…
Tükenmiş bedenimdeki emanet canı taşıyan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!