Lale Hanım alışıktı Gül bey'in rengine.
Gül Bey'se Lale hanımınkine
İkisi de hayrandı yavru Menekşeye
Muhteşem Menekşem'se!
Her tomurcuğunu ayrı seyrederdi.
Ayrı seyrederdi pembesini morunu
Dalma gözleri damla su perisi
Dünya hanesi yatağım minderim
Vakit geldi mi hikaye gerisi
Acı çorbamı içer de giderim
Çekip perdeyi açar pencereyi
Ayna ayna söyle bana !
Benden bahtsız biri var mı bu dünya da ?
-İçim kara, dışım boya benim
-Bir çerçeve içine sıkışmış bedenim
Belki bir gün
İnsanın olmadığı bir gündür hayalin
O gün çokta mümkün
Gelirse o gün
Kendi kaynattığın suda yıkanıp
Mistik ışık saçan rüyaydın ayda
Ilık bir tona dönüşürdü renkler
Sen konuşmaya başladığında susardı ses
Resimler açıp kapısını girdiğinde ışıltılı
Alaca renkler süs, ılırdı mevsim.
Henüz girmiştim ya altı, ya yedi yaşına
Üzerimize ateşler yağdı,
Ilık bahar yağmurları yerine.
Çekip molozların arasından çıkardı
Kan yapıştı annemin titreyen ellerine
Çalışırdı gündüz gece hababam
Varı yoğu bizdik koca dünyada
Elbet bitecekti şu yorucu vardiye
Erken öldü, erken unutsunlar diye
Birimiz daha az severek
Mağlubu değildik bizim
Kalmalıydı bir yanımız
Öylesine yaşamak için
Bitti , ayrılmamış biçimde
Bitti , eller ayrı bilse de
Nereye koyarsan koy
Ufakdır bizim köy
Kervan geçmez yol ağzında
Paslanmış saç, bir hanelik tabela
Gündüzler geçinmek zor
Akşamlar başabela
Geldik gelmek çokta aman aman değildi ama
İçi boş çıkmış bir fındık gibidir dünya
Kırılmış dişine mi yanarsın ?
Yoksa zamansız gidişine mi ?
Kuru kabuk için midir onca çaba, onca emek ?
Nasıl da ağırdır şu son tema
O zekasına bir türlü ulaşamadığım ender insanlardan biri
O hayatımda örnek aldığım ışığım
O çocuk kadar saf temiz, iyi kalpli ve bir o kadar dürüst, sevdiklerini asla ezdirmeyen onlar için her türlü fedakarlığa hazır arslan yüreklim
O gerçek bir hümanist, o gerçek bir vatansever, inan ...