Yuvarlanır gider kısa bir kütük
Sallana tıslana geliyor Aslan
Aslını sorarsan Kars’dan bir yörük
Muhabbet etmeyi biliyor Aslan
Manalar dilinde canlanır sanki
On sekiz Ağustos iki bin yirmi,
Sabah güneşinde NİL oldum koştum.
Saat sekiz on da açtı gözünü,
Dört torun dört köşe NİL oldum çoştum.
Rakipsiz bir sevgi torun sevgisi,
Hiç bir sözüm bana dönüp gelmedi
Hayatta en kızdığım şey yalandır
Hiç kimse sözlerime kızıp gülmedi
Hayatta en kızdığım şey yalandır
Ayıp yapan insan aklar kendini
Yetmişime merdiveni dayadım
Basamak basamak inişe geçtim
Şu dünyayı nakış nakış boyadım
Yaşantımı artık sunuşa geçtim
İki ağacım dört de meyvem oldu
Yürü yalan dünya yükünle yürü,
Çalanı soyanı asan olmuyor.
Üstünde yaşattın şerefsiz türü,
Uzamış kökünü kesen olmuyor.
Kötülerden yana döndür çarkını,
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Yazlıkçılar dönmüşlerdir yazlığından…
Kırlangıçlar, Uzunbacaklılar Nil deltasına gitti…
Bu aylarda renkler çiçekten ayrılır…
Güneş kumdan…
Menekşe kırmızıdan…
Ana baba evinden, alıp götürdüler,
Ağla kızım ağla, bugün son gündür.
Düğününde telli duvaklı gelin ettiler,
Ağla kızım ağla, bugün son gündür.
Şu yalan dünyada, mutlu olasın,
Boyu uzun aklı kısa birisi,
Toplumun içinde cavdar gibisin.
Milletin başına bela dirisi,
Düşmandan ileri kindar gibisin.
Eşkâl hilafete çıktı çıkalı,
Bu cennet vatana sahip çıkalım,
Kışıyla yazıyla dört mevsimi var.
Kıymetli hazine içten bakalım,
Taşıyla iziyle mert alimi var
Nehirler, ırmaklar ürün serumu,
Ne keyiflisin deli gönül,
Narda yanan değil misin?
Şereflisin şu dünyada,
Darda kalan değil misin?
Sakınıyor herkes sözden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!