Gecenin gönüllü nöbetçisiydim
Demirden kapıların altından süzülürken soğuklar
Perdeler parmaklıklara kardeş oluyorlardı
Odunlarım direnirken hiddetine ufacık bir kibritin
Üstelik çayım bile yorulmuşken beklemekten
Aynalar cüzzamlı hastalar silüetine bürünüyordu
ne varsa sende gizli:aşk,sır ve ilaç
mürekkep kutularına düşman klavye
bu asır hodgam,perişan ve muhtac
kitap:meydanlarda yorgun şövalye
Söz söylemiş Türk dilinde
Nam salmış Oğuz ilinde
300 yıldır sazı elinde
Dolaşır Ata korkut
Ne müşkül varsa hal iderdin
Bu şehir bize küskün
Bulutları bundan hep siyah gezer
Gökdelenler semayı deldiğinden beri
Yağmur bir başka yağıyor üstümüze
Betonarme medeniyetler inşa ettik
Gülüşüne nazar değmiş,kaybolmakta gamzen
Kara bulutlar sarmış saçlarının üzerini
Meraktayım , acep bu havada gelsem
Yine mavi gözlerinden öper miyim seni ?
Uzaklar uzaklar ne de hoş ahenginiz
Mamafih o ruhun altında hepimiz;
Gah divane gah melul daima esrarengiz
Çırpındık durduk huyumuz bu;merdümgiriz
o ruh ki "Türk kumaşı"arasan da bulunmaz
asımın kemikleri sızlıyorken mezarda
mazinle övün,hakkındır muhakkak
şimdi kofta yalan bu antika pazarda
seni kandırdılar yavrucuğum,ellerinde kitap
Seni bilmez iken affettin beni
Büyüttün yürüttün açtın defteri
Can bundan öte tüm nefesleri
Yolunda harcamak ister Allah'ım
Dünyadan öç almak istesem bile
Yazgıma yazılmamış hasımlık benim
O beyaz gömleği giyip üstüme
Tez vakit bu ilden göçmek isterim
bir sessizlik sardı beni,dil uçlarımı bağladım
düşündükçe fikrimi bölen bu veda
ölüm;davetsiz misafirmiş,anladım
yerli yersiz minarede işittiğim salâ
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!