İnci Germenliler Şiirleri - Şair İnci Ge ...

İnci Germenliler

PAPATYA

“Seviyor, sevmiyor” diyerek
Sevgi kerpeteniyle
Dişlerini bir bir çektiğimiz
Güler yüzlü masum papatyalar

Devamını Oku
İnci Germenliler

O asırlık zeytin ağacının dallarından
Kaç bin mahzun yeşil göz bakar
Bilir misiniz
Kaç bin gözyaşı damlası sular köklerini
O yeşil gözlerin ağlamaktan karardığını
Bilir misiniz

Devamını Oku
İnci Germenliler

ANILAR…ANILAR…(8)
BURSA’DA YAŞANMIŞTIR
ANNEMİN MEŞHUR MOR ŞEMSİYESİ
Biz aynı ailenin farklı renklerde açan, beş güzel kızlarıydık. Genç kızken beşimiz birden dışarıya çıktığımızda herkes “Beşibiryerdeler geliyor” diye birbirlerine gösterirlerdi. Annem, babam Mudanya’nın yerli ailelerindendi ve Mudanya’da yaşıyorduk. Ben (2 numara) ve kardeşim (3numara) Orta Okulu bitirince o yıllarda Mudanya’da lise olmadığından, ( 1966- 1967) ders yılında, bir yıl Bursa Kız Lisesi’nde paralı, yatılı okumak durumunda kalmıştık. Ablam küçük yaşta evlenip Ankara’ya gelin gitmişti. Babam bir nakliye şirketinin yöneticisiydi. Haftanın dört günü İstanbul’daki işleri takip eder, İstanbul’daki evimizde kalırdı. Hafta sonu iki gün Bursa’daki büroda çalışırdı. Pazartesi İst gider, Cuma günü dönerdi. Kardeşim ve ben de Pazartesi babamla Bursa’ya okula gider, Cumartesi günü Mudanya’ya dönerdik. Ancak hafta sonları hepimiz bir araya gelebiliyorduk. Biz yatılı okula gidince annem, iki küçük kız kardeşimle yalnız kalmış ve çok mutsuz olmuştu. Hepimizden ayrı kaldığından bizi çok özlüyordu. Babamın ve bizim devamlı gidip gelmemizden, annem çok rahatsız oluyor, ailenin bir arada olmasını arzu ediyordu. Her hafta babam ve biz giderken ağlıyor," Benim Mudanya'da yalnız ne işim var?" diyordu. Bu durum babamı ve bizi de çok üzüyordu. Sonunda babam Bursa’ya taşınmaya karar verdi. Bursa Kız Lisesi’ne ve babamın iş yerine yakın olduğu için Heykel’ de kiralık ev tutup taşındık. Henüz taşınıp yerleşmemiz bir hafta olmuştu. Babamı pazartesi sabahları, anlaştığı bir taksi saat beşte alır, Yalova’ya 5:45 ekspres vapuruna yetiştirirdi. Yine o sabah, babam İstanbul’a giderken anneme (ev kirası, mobilya taksitleri ve bizim harçlıklarımız, kitap paralarımız ve bir haftalık masraf parası) olmak üzere bir tomar para bırakıyor. Babamı geçirmek için erkenden uyanan annem, babam gidince tomar halindeki paraları portmantoda asılı duran, yarı açık vaziyetteki şemsiyenin içine atıyor ve tekrar yatıyor. Annemin mor renkli çok güzel, uzun saplı bir şemsiyesi vardı. Sedef sapı çok güzel ve zarifti. Yağmur yağsa bile kırılır diye kimseye vermezdi. Liseye giden kardeşim ve ben öğlenciydik. Kız Lisesi’nin Orta kısmına başlayan dört numara kardeşim sabahçıydı. İlk Okula giden en küçük kardeşim de öğlenciydi ve ana caddede oturduğumuz için çocuk kaybolmasın diye onu annem okula götürürdü. O sabah biz mışıl mışıl uyurken annemin çığlıklarıyla uyandık: “Çabuk kalkın çocuklar eve hırsız girmiş, şemsiyeyi çalmış” diye hem ağlıyor hem bağırıyordu: “Anne hırsız kadın şemsiyesini ne yapsın? ”diye sakinleştirmeye çalıştık. “ Ben babanızın bıraktığı bütün paraları şemsiyenin içine koymuştum. Şimdi ne yaparız kimseyi tanımıyoruz? Çabuk bulun o şemsiyeyi” diye çaresizce evi dolaşıyor ve ağlıyordu. Kardeşimle ben şaşırıp kalmıştık. Annem çok haklıydı, ilk defa yabancı bir şehirdeydik ve parasız kalmıştık. Bursa’ya taşınalı bir hafta olmuş, henüz telefonumuz nakil olmamıştı, kimseyi tanımıyorduk. Cep telefonlarının henüz C si, kredi kartlarının K sı bile dünyada yoktu. O kadar parayı nereden buluruz diye çok korktuk ve üzüldük. Kardeşim camdan dışarıya baktı: “ Yağmur yağıyor, sakın Z. kardeşim okula giderken almış olmasın şemsiyeyi? ”deyince annem: “Koş kızım hemen okula git, çabuk bulun paraları” deyince benim küçüğüm hemen giyinip gitti. Annem ağlayarak: “ Ya çocuk şemsiyeyi açtıysa, paraların düştüğünü görmediyse ne yaparız?” diye hala söyleniyordu. Annemin çaresiz halinden çok etkilenmiş, şaşkına dönmüştüm. Şemsiyeyi kardeşimin aldığından şüpheliydim çünkü annemin müsaade etmeyeceğini bilirdi. O anda babamın Bursa’daki bürosuna gidip muhasebeden para alabileceğimiz hiç aklıma gelmedi. Kız kardeşim koşa koşa okula gidince müdüre hanımdan izin alıp kardeşimin sınıfını bulmuş. Derste olan kardeşimi dışarıya çağırmış: “Sen okula giderken şemsiyeyi aldın mı?” “Evet aldım, ne oldu?” diye sorunca durumu ona da anlatıyor. “Niye anneme söylemeden aldın, şemsiye nerede?” “İşte şurada koridordaki askılara astım” diye işaret edince hemen şemsiyenin bulunduğu yere gidiyorlar. Askılarda yüzlerce ceket, pardesü ve onca şemsiye içinde renginden dolayı bizimkini anında buluyorlar. Şemsiye yarı açık vaziyette asılı duruyor. Bir müddet içine bakmaya korkuyorlar ve kardeşim paraların yerinde durduğunu görünce hemen alıyor: “Sen gelirken şemsiyeyi açmadın mı?” “ Ben gelirken yağmur çiseliyordu, onun için açmadım” deyince kardeşim yine koşturarak nefes nefese eve geldi. Paraları annemin kucağına koydu: "Şemsiyeni de paralarını da al, iyi sakla bizi de bir daha böyle üzme anne" dedi ve ağlamaya başladı. Ben de iyice gerilmiştim ve kendimi tutamadım. Sabah sabah bizi böyle korkuttuğu için annemize çok darılmıştık. Annem bizim gönlümüzü almaya çalışıyordu: “Bak gördünüz mü kızım, helal parayı Allah nasıl korudu. Babanız gece gündüz çalışıyor sizin için. Ben sizin için doğup büyüdüğüm memleketimden ayrıldım” diyerek kendini savunmaya çalışıyordu. Daha sonra annem bize sofra hazırladı, yemek yemeden okula gittik. Neşemiz kaçmış, yemek yiyecek halimiz kalmamıştı. Hafta sonu babam geldiğinde olanları anlattık, babamın çok hoşuna gitti ve gülmeye başladı: “Hanım para için bu kadar üzülmeye değer mi? Canımız sağ olsun. Bir daha böyle acil bir durum olursa muhasebeye gidin, onlar hallederler kızım” dedi. Bu olay yıllarca evimizde güzel bir konu oldu. Annem de babam da uzun yıllar önce rahmetli oldular, ne baba evi kaldı ne anne evimiz. Anımsadıkça hala o sabah ki telaşlı halimize güleriz.


Devamını Oku
İnci Germenliler

ANILAR… ANILAR…

MUDANYA’DA YAŞANMIŞTIR

ANNEMİN SÜTLAÇLARI

Devamını Oku
İnci Germenliler

ANILAR… ANILAR…
MUDANYA’DA YAŞANMIŞTIR
“APARTMAN TOPUKLU AYAKKABILAR”
Hanımların modaya olan tutkuları, bazen başlarına beklenmedik işler açabiliyor. O sene Apartman topuk ayakkabı modası revaçtaydı. Bu moda akımı (1972) li yıllarda başladı ve hanımlar arasında hızla yayıldı. İstanbul’un susuzluk çektiği yıllardı. Suyu bol, havası güzel, denizi temiz diye Yalova’dan daire almış ve yazlığa gelmiştik. Ben ve kız kardeşlerim İstanbul’da ayrı ayrı okullarda okuyorduk. Modayı yakından takip etmeye çalıştığımızdan, çeşit çeşit apartman topuklu ayakkabı, sandalet ve terlikler almıştık. Annem de (O zaman daha genç sayılırdı) bizden özendi:
“Bana da apartman topuk, yazlık sokak terliği alalım, çok hoşuma gitti” dedi.
“Anne belki sen onlarla yürüyemezsin” dedik ama dinlemedi:

Devamını Oku
İnci Germenliler

ANILAR… ANILAR…
BENİ HİÇ YALNIZ BIRAKMADILAR…(YENİ )

ARKADAŞIMIN İSMİ GÜLER’Dİ

Gecelerden bir gece, uykumun en derin yerinde sanki peri masallarından kopup birden rüyama girdin, elimi eline aldın :

Devamını Oku
İnci Germenliler

ANILAR… ANILAR…
MUDANYA’DA YAŞANMIŞTIR
“BACIM KOCAN GELMİŞ”
Mudanya’da oturduğumuz ,“1963- 1964) yıllarıydı sanırım. Bir akşam annem ve kardeşlerimle evimizin ön bahçesinde oturuyorduk. Karşıdan çok samimi görüştüğümüz arkadaşım ve anneannesi geliyordu. Bizim bahçede oturduğumuzu görünce teyze yanımıza geldi:
“Emine hanım, torunu sinemaya götürüyorum. Hadi sizde gelin, iki film birden oynuyormuş” deyince annem:
“Bu akşam Ekrem Bey İstanbul’dan gelecek. Ben gelemem ama İnci’yle Neşe gelsin” dedi. Biz sevinçle hazırlanmaya başladık ve annemden para alıp evden çıktık. Annem iki küçük kardeşlerimle evde kaldı. O yıllarda yazlık sinemalar çok revaçtaydı. Büyük bahçelere, arsalara beyaz perdenin karşısına, sırayla tahta sandalyeler dizilirdi. Her akşam yazlık sinema dolup boşalırdı. Sıcak yaz gecelerinde, yıldızların altında serin serin film seyretmek çok zevkli olurdu. Çocuklar Uludağ gazozu, leblebi, çekirdek satarlardı.

Devamını Oku
İnci Germenliler

BEKLENMEYEN MİSAFİR

1980 li yıllardı, o zamanlar Yalova'da yazlık ve kışlık olmak üzer iki tane evimiz vardı. Biri şehrin merkezinde (kışlık) diğeri rıhtımdaydı( yazlık). Her sene yazlık temizlenir ve havalar ısınınca oraya geçilirdi. Kışın bazen İstanbul'daki evde bazen de Yalova'daki kışlık evde kalırdık. Ben ve kızım (eşim vefat etmişti) o yıllarda Bursa'daki evimizde kızımla birlikte yaşıyorduk. Kızımın okulu olduğundan bazı hafta sonları Yalova'ya ailemin yanına giderdik. Yazın üç ay, ailemle birlikte yazlık evde kalırdık. Kız kardeşlerimin hepsi evlenmişlerdi, annem ve babam yalnız kalmışlardı. Kızımı çok sevdiklerinden, kendimizi yalnız hissetmeyelim diye her an beraber olmayı arzu ediyorlardı. Biz gidemediğimiz zaman hemen onlar bana gelip kalırlardı.
Yine bir yaz sezon açılmış, biz yazlık eve geçmiştik. Yalova'nın en güzel zamanlarıydı, suyu bol, havası temiz, yeşilliği, sebzesi, meyvesi boldu. Rıhtım caddesi boydan boya güzel apartmanlarla kaplıydı. Bizim oturduğumuz apartman da denize sıfır ve 24 daireliydi. Biz birinci kattaydık, bahçemizdeki mor, pembe ortancaların her biri insan başı büyüklüğündeydi. Gelen geçen neyle beslediğimizi sorardı.
Kız kardeşlerimde hafta sonları ve bayram tatillerinde sırayla yazlığa gelir, birlikte çok güzel günler geçirirdik. Çok uzak bir şehre gelin giden ve orada iş yeri olan kız kardeşim, bir haftalığına Yalova'ya tatile geleceklerini bildirdi. Hepimiz çok sevindik ve hazırlık yaptık, kardeşim ve eşi geldiler. Kız kardeşimin büyük kayınbiraderi de bir iş için İstanbul'a gelmiş, Yalova'yı çok görmek istediğinden bir gün sonra o da geleceğini söylemiş. Evin adresini ve ev telefonu numarası vermişler.( O zaman cep telefonları yoktu) Rıhtım caddesi trafiğe kapalı olduğundan feribottan inince yürüyerek gelmesini söylemişler. Kardeşim ve eşi de o gün, Bursa'da oturan diğer kız kardeşime davetli olduklarından, evin anahtarını köşedeki bakkala bırakacaklarını, kendilerinin akşam üzeri Bursa'dan döneceklerini bildirmişler. Biz de misafirler rahat etsinler diye annem, babam kimse gelmeden kışlık eve gittik.
Bakkalın da toptancıya gitmesi gerekmiş. Gitmeden önce bakkal çırağına:

Devamını Oku
İnci Germenliler

BENİM ÇAKIL TAŞLARIM

Akşamın dinginliği çökünce denize
Garip yüreğim sevinçten
Sığmaz olur kafesine
Lakin gönlümde biriken

Devamını Oku
İnci Germenliler

BESTELENMEYEN GÜFTELER

Dağlara taşlara duvardaki panolara
Sahildeki sandallara kumlara
Martıların kanatlarına
Tozuna aynaların

Devamını Oku