Himalayaların o görkemli Everest'i varsa
Benim de sevgi yüklü insani restim var
Gönül dolusu vicdani restim var
Yolculuğum sevgiye güzelliğe özgürlüğe
Yıldırmaz ne karanlık gecelerin donduran ayazı
ANILAR… ANILAR…ANILAR… YALOVA’DA YAŞANMIŞTIR…
TOMRUK YÜKLÜ KAMYON
13 Aralık 1976 Yılıydı ve o gün biricik kızımın üçüncü doğum günüydü. Van’da Kara Yolları Bölge Müd. Olarak görev yapan eşimi, kızım henüz yetmiş günlükken ani bir rahatsızlık sonucu kaybetmiştim. “ECEL geldi cihane baş ağrısı bahane” derler, kaderimizde yazılı olanların bir bir gerçekleşmesine tanık olmuştum. Bir yıl içersinde evlilik, doğum ve ölüm gibi biz insanlar için hayati önem taşıyan olayları yaşamıştım. Onulmaz acılar içindeydim. Sanki dünya batmış, bir tek ben kalmıştım. Ne kimseyle konuşmak ne de dışarıya çıkıp gezmek istiyordum. Sadece çocuğumla ilgileniyor, bakımını asla ihmal etmiyordum. Kızıma da bir şey olacak diye çok korkuyordum.
Van ‘da bize tahsis edilen lojmanı boşaltıp eşyalarımızı Yalova oturan annemlerin üst katındaki daireye koymuştum. Yalnız kalmamıza müsaade etmedikleri için kızımla birlikte ailemin yanında yaşıyorduk.
O gün annem ısrarla çocuğu dışarı çıkarıp gezdirmemi istedi:
“Kızım bu gün çocuğun yaş günü, pastaneye uğrayıp pastasını ısmarla, biraz hava alsın çocuk” diyerek ağlamaya başladı.
TATLI TEBESSÜM
İster pembe olsun İster siyah - beyaz Bir hayalle başladı her şey O hiç bitmeyecek sandığım Her yeri yakıp kavuran Yürekleri küle döndüren yaz
Seni maviliğin serin koynunda Köpüklü dalgalar arasında Pembe ayaklı martılarla oynaştığını İlk gördüğüm gün Peri kızlarınca güzel Manolya kadar beyaz Kutup yıldızı kadar uzaktın
İnan ki Hayal kuramayacağım kadar gerçektin
Her evde kaynar bir tencere
Aş mı kaynar taş mı kaynar
Et mi kaynar dert mi kaynar
Bilinmez bir bilmece
Bazen karnabahar
YARATI
Her şiir sabırla bekler kınında
Şairin yüreğinden özgürce
Dökülmek İçin anında
Her şiir heyecanla kollar
Yalnız bir adam tanırım
Çocuklarının biri Avrupa' da
Diğeri Amerika'da
Gelemiyorlar da kendileri yanına
Arkadaş olsun diye
Köpek almışlar babalarına
VUR KENDİNİ
Vermiş uzun saçlarını yele
Kaptırmış umutlarını sele
Dağıtmış ele yüreğindeki incileri
Vurmuş kendini yerden yere
ANILAR...ANILAR...
YAĞMURUN AZİZLİĞİ...
1957 Yılıydı ve Kurban Bayramının son günüydü. Mudanya'ya yakın bir köyde oturan yakınlarımız babama haber yollayıp bayramda mutlaka beklediklerini bildirmişler. Babam ev gezmelerini ve bayram ziyaretlerini pek sevmezdi. Bayramın son günü bizi köye göndereceğini bildirdi. Annem ve biz çok sevindik, ilk defa bir köye gidecektik.
YİTİP GİDEN GENÇLİĞİM
Dalgın dalgın seyrederken
Batmak üzere olan güneşin
Solgun ve yumuşacık aydınlattığı
Saygıdeğer şair kardeşim Adı Mehmet şiirinizi okudum. Sade ve içtenlikle yazılmış. Sizi canı gönülden tebrik ederim. Saygılarımla ömrünüz uzun ve bereketli olsun.
Saygıdeğer şair arkaşım. Herhangi bir zorlama ve gereksiz sanat yapmaya ihtiyaç duymadan ifade ettiğiniz hem sade hem derinlikli şiirlerinizden dolayı tebrik eder saygılar sunarım. Ömrünüz bereketli sanatınız daim olsun.
Saygıdeğer şair arkaşım. Herhangi bir zorlama ve gereksiz sanat yapmaya ihtiyaç duymadan ifade ettiğiniz hem sade hem derinlikli şiirlerinizden dolayı tebrik eder saygılar sunarım. Ömrünüz bereketli sanatınız daim olsun.