1979 yılında Kayseri’nin Tomarza ilçesinde doğdu. Öğrenimi Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde devam ettirdi. 2002 yılında Muş iline öğretmen olarak atandı. 2003 yılında Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Tarih Anabilim dalı Orta Çağ Bilim dalında Yüksek Lisansa başladı. Bu arada çeşitli yarışmalarda şiir ve düz yazı dallarında dereceler aldı. Özellikle Kent tarihçiliğine ilgi duyması nedeniyle Kayseri tarihinde daha yapılmamış bir çalışma olan Orta Çağ zamanında “İlk Arap ve Türk Akınlarında Kayseri” isim ...
anneciğim dün düşümde gördüm seni yine
ben her dünki düşümde
özlüyorum seni
deli deli atıyor kalbim
Anneciğim sahi hayat ne ilginçmiş dediğin gibi
insanlar neden yaşar, neden uçar gider bulutlar
Şehirlere sığmazken hayallerim, bir şiirsel düş gördüm
Zamana ve hayata meydan okuyan diri bir çağrı, tarih kokan bir ses
İstanbul sesi gördüm ben rüyalarımda.
Türkiye şiirinin başlığıydı İstanbul
Sokaklarında yaşayanların ve yaşanmışların kokusu vardı
Göreni heybetine saygıya çağıran bir duruşu vardı
Bir şehrin ikliminde başladı her şey
içimde depremden gökyüzü
beynimde bir uzay ısırığı ile
Bir kent, bir şehir bir serüvenle başladı her şey
Uzay küçüklüğündeydi şehrim, deprem hıçkırıklarım
Ben korktum hep, yalan yok! çok korktum
bekçiler geceleri ağlar çileli sokaklarda
çalan düdük seslerini duydun mu?
bak derinlerin göğe aşkı satılır buralarda arsızca
aldıklarını hak etmeyen bir yosmanın peşine mi düştüler yine
yoksa gecenin alnından sızan alevleri tutuklamaya mı gidiyorlar
yani düşmüşler birinin, belki bir şeyin peşine
Eline kalem almış endamıyla
Enteresan resimler yazmaya başladı adam,
Önce gözlerini yazdı maktulün
Sonra,nefessiz kaldığı ana kadar çizdi her şeyi
Sıradan bir günlük yazmış gibi çiziyordu
Karşılığı olmayan bir çaba harcamıştı akşam üzerleri
sana sessizliğimi verdim ben
bakışlarınla yakacak kadar
usulca.
kaybederim diye, giderde gelmezsin diye
korkmadım oysa...öldüm
Ben içerdeydim o vakitler
Kimsesizdim,çocuktum,birazda mahzundum
Bir kapı önünde duruyordum
Soğuktu,buz gibi bir yel kesiyordu soluğumu
Üşümeyi bile unutturan bir yalnızlıktı bu
Habersizdim,sessizdim çaresizdim
yağmur yağdı, dolu vurdu, çürüdü...
bağırışlarım bayaz küllere düştü
ekmek, su, manasızlık
ve birde derin lekeler dövdü beni
ılık ve poyraz mavisi düşeylik
neden mahfoluşlar bir anda olmaz
bir dolu hayatın tatlı sözlerle kandırdığı bir kaçış
güvensizliğin bile kendini emin hissetmediği bir devran
kaleme dair bir çift söz
eklentili duygularımın hayatsı sırrından çıkan ağdalı selamlama
ve içimde kaybettiğim bir öz
arar mısın diye soran bir emirin cazibesi
bir intihar kuşu olacaktı,
menfur bir cinayet açacaktı çiçek niyetine
elleriyle kimliksiz yüzleri boğacaktı
iki kere ağlayacaktı hemde
öldüğünde bulutlara doğacaktı
kavmi ve toprağı açıldı mezarından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!