Defalarca pembeliğine kandığım,
O up uzun yolun başındayım...
Bu sefer okadar emindimki..
Ne belkiler dönüyor kafamda..
Ne'de temkinler uğruyor beynimin ucralarına..
Keşkelerde, iyikilerde kayboldu...
Ahhh saçları hüzün kokan kadınn.
Senin o bakıldıkça huzura boğan, yer yüzünden koparıp, gök yüzünde gezdiren gözlerin varya, Kaç mevsim birleşirdi de içimde, ben yine kurak toprağın yağmura ihtiyacı gibi muhtaçtım sana.
Eyy.. sesi cennet kuşlarını kıskandıran kadın..
Senin o zifirden halice kara hayatımı renklendiren,
Ot bitmemiş kalbimde zambaklar açtıran gülüşün varyaa...
Gelde bak, yağmur sonrası gökyüzümde çıkan gökkuşağı'na,
Gülüşüne secde ediyor gözlerim..
Manasız kaldı seni anlatan sözlerim.
Elime dokununca pamuktan ellerin..
Ölmek geldi içimden...
Fırtıması kendine zarar rüzgarım.
Ya gidersen bir gün,
Arkana takarak bütün güzel anıları,
Bu şehrin tozlarınıda süpürüp, alıp gidersen ayak izlerini..
Kimsesiz kalırım korkusuyla geceleri uyumak yerine seni seviyorum.
Yanlızlıktan endişe duymuyorum ama sensizlik canımı çok yakar biliyorum...
Ve biliyorum, fatihasız gömüleceğim topraksız mezarları..
Aldandığım her ne varsa..
Bırakıp yerinde, Sesizce gitmek istiyorum bu şehirden...
Geç kaldığım şeylerin küllerini doldurup bi kavanoza, savurmak istiyorum mavi denize..
Düşlediğim mutluluğu serpsem bi kelebeğin kanadına, Biliyorum benim gibi savuralacak çaresizliğin rüzgarında..
Umutsuzluğun yükü sırtımda gidiyorum,
Her adımda yere dahada sert vuruyor diz kapaklarım..
Başına gelmeden insanın farkına varmıyor bazı şeylerin...
Mesela, gitmen gereken bir yola ayaklarının gitmeyişini hisettin mi?
Veyahut kalmak istediğin yerde gitmek zorunda kaldığında,
Anladın mı gitmenin iki yüzü olduğunu?
Bir yüzü, eze eze yüreğini dönüşleri olmayan gidiş,
Diğer yüzü dönüşü olan ve umutla beklenen ayrı kalışlar...
İşte sonunda geldi kapıya ayrılık.
Kaçamaz insan kaderinden veya kabul etmeli bazı şeyleri...
Umut denen o şeyin bitebildiğini, Bir süre sonra kendinde mücadele edecek o gücü bulamadığını, kayada açan çiçeğin solduğunu görünce anlıyor insan..
Ayazda kalmış ve iliklerine kadar üşümüş yanlızlığa mahkumiyet, gecenin yıldızını kovalayan gündüzün güneşi gibi bir mecburiyet işte..
Aynı yerden kaç kez kırılır insan,
Aynı yerden kaç kez yeşerir bir çiçek,
Hayat bana hiç adil davranmadı.
Hiç kimsenin en iyisi olamadım.
Mutluluk adına verdiğim çabalarımın hezeyanlarına şahit oldum..
Gülerken ağlamanın,
Severken mutsuz olmanın acı yüzünü gördüm.
İyi niyetlerimin karşılıksız kaldığını,
Sesine alışık değil kulaklarım..
Gözlerin denizin en koyu renginden birer inci...
Saçların mevsim mucizesi tomurcuk..
Masal derlerdi seni anlatınca..
Gerçektin oysa,
inanması güç doğrular kadar gerçek...
Çocukluğum da kanayan dizimin yarasın'da hala nefesin var,
Arada bir didişmelerimiz duruyor çekmecede,
Aklımda resimlerde çizdiğimiz gök kuşağına benzer gülüşlerin,
İçimde sana söylemeye fırsat bulamadığım sırlarım,
Sen üzülme diye anlatmayı ertelediğim özlemlerim var,
Gittiğini söylediler bana...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!