elimi düşürdüm, bir veda vakti
dokunmadı tenim tenine
arzulamak için seni…
işte kapı,
sana gitme demem ki!
ateşin altını korla
kazanı doldur,pişirelim bir çorba
açsındır,ilk defa geldin can ile
can ile içtireyim hayatı sana...
korkma canım,
Gel
Tenimde kokun kalmış…
Gel
Dudağımda adın yanmış…
Gel
Ellerime dokunuşun asılmış…
Ne kadar da masum, gelmişti ilkin
Kapım açılı verdi, sevgidir dedim
Yaban kokusu sardı birden içimi
Anladım bu aşk değil, gıcırtı sesi…
Ne dilde bal kaldı, ne gözlerde ışık yandı
Hayat canımı yakıyordu
Son günlerde
Sonra sende kestin sesini…
Muhabbeti
Kadehin dibinde bitirdin
Sarılışın yoksul örtüsü
Akortsuz bir çığlık, kırdı aksimi
Sol omzumda bir sitem doğar
Eledim,dünden beri içimi
Yok sayanlar anlarda kovuldular!
Çatlak kaburganın miğferi, bir aşkvar
içimdeki gemiler son seferinde
içindeki yolcular çıkmadı güverteye
ılı bir rüzgar dolaşıyor, küskün tenimde
anladım, ağlaya ağlaya ömür bitiyor
sanki taş duvarlara çarpan sesim kırılıyor
çekiç ve çivi buluşur bir masada
hazır artık tabut
ikisinin buluşmasına…
ne sana gitmek düşer
ne de bana
soluğum hasta düştü,
varlığında yokluğunla çarpıştım
içimde çoğalırken martıların çığlığı
çığlığın akislerinde yandım…
bir elbise gibi çıkarıp atamadım seni
bilmem ki neden bu yarınlara karanlık
nedir bu yüreklere sağırlık...!
memeden ayrı düşmüş bebek gibi
nedir bu boğazımıza takılan çığlık…
İlginç bir kalem, dili acıtatlı, mert söylemleri var, şiiri yazar gibi değilde yaşar gibi sanki, Amatör ruh halleri gördüm kendimce, zekası öteleyici sanki, hesap kitap yapmadan laf etmek zor bence, bu yüzden okuyucuları fazla söz edemiyorlar kendisine. Yerini dolduruyor, kesinlikle iyi şair olur. ...