Cümbüşün sesini bir an kısın, kulağınız bende olsun
“Sen varsan memleket dingin,sevdiklerinin başı dik
Her türk çakı gibi asker,bu senin vatan borcun” dediler
Şimdi söyleyin arkamda kalanlara, “başınız sağ olsun! ”
Kavgayı da bir an bırakın, nefretiniz kenarda dursun
Geçiyordum uğradım,
Şöyle bir oturayım
Yamacın boşsa yanıbaşına
Doluysa bir ağaç gibi de dinlenirim…
Merak etme, kök salmak değil niyetim
Sevgisiz dokunuşların değiyordu tenime
Aksi dokunuşların çığlığıydı boğazımda yanan
Istırabımı gölgende…anlatamadım!
Dudaklarına tat almadın benden
Gözlerinde bir başka hayal ile sarıldın
Son kez gözyaşlarıma dokunabilsen
Sonsuzluğun şerbeti dolardı, kadehime
Yarım kalmış, bir roman gibi tozlandın
Senle düşlenen geleceğe, tükürdüm bu gün ben!
Ardına bakmadan kırdın, içimdeki sevgiyi
“kemiklerimiz kırılsın sarılmaktan
gitme
yanımda kal”
deyişine sağırdım
dünüm gidenlerle doluydu
gitmek nasıl bilmemiştim
ne oldu susturduk bülbülü…evet ne oldu da kırdık bindiği dalı, bir şeyler olmuş yerle bir edildi yuva edindiği…yaralı cümleler mi dökülecek sayfana, acıyla şerbetlenecek mi dudakların tatlıdan nasibini ne zaman alacaksın…
ne kolay değil mi sırtını dönüp gitmek arkada dağların yıkıldığını bilerek…düşünden mi uyandırdılar seni, oyuncağın olmadı diye mi üzüldün…yok yok sen büyüdün hayat duruşunu olgunlaştırdı, ham meyveyi indirmedin kursağından midene…
yoruldun ve yorgunluğunun ilmiği de kaçtı…sen sokakların içinde kaybolmuş bir şehirsin biri dokunsa ürperiyor nefesin…gizliden dokunduk galiba ağlattık seni, şimdi heryer deniz, sandal gerek sana, sandalın küreği olacak bir yürek…yoksa onu da mı istemiyorsun…bırak gitsin mi diyorsun…
Gözlerimiz neden karardı bu kadar
Dil neden bu kadar keskin
Ellerimiz,ayaklarımız tekme tokat için mi var
Dünya barışı için hayatı soluyorken
Kanımıza zehri bırakanlar nasıllar!
bıraktım seni küçüğüm
dizlerimden söküp attım hıçkırığını
bir gülüş yanmış dudağımda, sen ki kaldın
heyecanı bıraktın çocukluğunu unutana…
evet korkum kendimden
bu aynı kapı değil!
ne de tanıdık
çıktığım merdiven
korkulukları paslanmış
ellerim yabancı dokunuşlarda esir
garipseme
Elimde sadece bakışın kalmış
Yüzümde donan tebessüm ondan
Saçımda sadece kokun kalmış
İçimin böyle yanışı ondan
Dur soluklan ne bu acelen
İlginç bir kalem, dili acıtatlı, mert söylemleri var, şiiri yazar gibi değilde yaşar gibi sanki, Amatör ruh halleri gördüm kendimce, zekası öteleyici sanki, hesap kitap yapmadan laf etmek zor bence, bu yüzden okuyucuları fazla söz edemiyorlar kendisine. Yerini dolduruyor, kesinlikle iyi şair olur. ...