Ne sen Züleyhasın, ne de ben Yusuf!
Düşmüşüm sen diye bir derin kuyuya
Çıkarabilir misin Yusuf olarak yukarıya?
Ayaklarında delik iskarpinleri
Bir köşe başını tutmuştu yüreği
Açlıktan önüne eğmişti başını
Yüzüme bakmaya yoktu mecali
Yaklaştım cebimden çıkardım,
Onu mutlu edecek bozuk meteliği
Bildik ve tanıdık,
Günler,
Yeni olsa da,
Sıradan.
Caddelerde,
Sokaklarda,
Hayat çok şey öğretti.
Soruyorlar bana,
Bu işin a, b, c'si nedir?
A' sı, anlamak,
B' si, bilmek
C' si, Cenab-ı Hak.
Ne Leylalar, ne çöller gördü bu can
Giden gitti, geriye kaldı Azimüşşan.
Gönlümden istediler, çıkarıp verdim
Onlarda nasiplendi içimdeki Nardan.
Meskenim olmadı, hiç, bir Nevbahar,
Düştüm, kalktım, suçum için ağladım,
Yıkımlar kısa sürer
Saatler dakikalar
Bazense saniyeler
Yapmak zaman alır
Anılarla doldurulur
Kalbi kırılmış olan tekrar kırılmak istemez!
Sevgi ister, güven ister, kalbi onarılsın ister!
Kalbi kırılmış olanları sevmek, yürek ister!
Aşk İnsanı ezer
Aşk İnsanı uçurur
Aşk İnsanı on ikiden vurur
Aşk İnsanı güldürür
Aşk İnsanı tüketir
Aşk İnsanı uyutur
Biz annelerimizden öğrendik çile çekmeyi!
Bir parçasını keser elimize verirlerdi!
Çile satıcısına gönderir, tembihlerlerdi,
Oğlum bak bu renkten alacaksın çileyi.
Çile çekmeyi annelerimiz öğretti bizlere!
Gönlü var, güzelden daha güzel,
İncilerden çıkıyor olmalı bu sözler.
Adı Hasan, soyadı tabi ki Kiraz!
Bizden esirgenmez o tatlı gülüşler.
İçinde saklamaz, ne varsa söyler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!