Varlığıyla devasa, birliğiyle saye
Uluçınarı Anadolu’nun
Kendine has, dilde, fikirde sade
Asırlık nişanı Anadolu’nun!
Hilaldin, evlatların bayrak
Talebeydim sınavlarla dolu hayatın yolunda
İmtihan geçmek için dershaneye yürürdüm
Bir köpek yavrusu buldum Karın Boğazı’nda
Enik ağlayınca durup düşündüm, geçemedim
Kaldırdım elimle havaya,
Kalbi ön patilerinin arasında
Erkekler ağlamaz derler ya hani
Öyle bir ağlar ki erkek
Oluktan akarcasına gözyaşı
Sanihanda geçici bu elem!
Arşa merdiven vururken vaktiyle şehidler
Kara yılların yarınları öngörmedi mi?
Acı tatlı diyarlardan, açık denizlerden geçtin.
Ruhlar dahi nöbette!
Yedi iklimli alem dar, uhreviyatta alemler nar!
Saat 04:30, şafak attı atacak
Sana geliyorum sevgili ...
Kefeye yalnızlığı koydum
Kaç okka etti tahmin et?
Düşümde gizlendiğin için
Yalnızlık tartıdan geçmez sevgili...
Vah güzel kuşlar,
Garip kuşlar...
Sürüden kopunca düşen kuşlar
Sonbaharda tarlaya konup,
Gagasıyla arayan kuşlar...
Ankara Niğde yolunda bir fabrika
Ürkmeyin çocuklar, deniz mavi, dağlar yeşil,
Var mı sizler gibisi; yükselesi!
Sığda vurgun yemek gibi
Şu feleğin sillesi, boğulmadan gelin!
Bazen yalnız ve gururlu
Bazen koca koca ordular kurup gelin!
Hangi gül güzel kokar dediler
Efendimizi örnek verdim
Koyu, kırmızı ve kadifemsi
Hak kelamının tecellisi
Gül Efendim.
Akşam vakti güneş batıyor
Yeryüzü vicdansız, acımasız,
Ruhun ruhsuza verdiği mücadele amansız
Çayım da önümde bir tatlı gibi bir tatsız
Gözlerimi pencereye diktim, izliyorum.
Dalarak yaşlı gözlerle merak ediyorum.
Bir Hamamönü ikindisi
Ayazında yine Altındağ
Sarıkadı, Mehmet Çelebi
Taceddin ile namazgâh
Avlularında eski zamanın torunları
Yalnızlık, muhitinde harabe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!