İbrahim Şahin 2 Şiirleri - Şair İbrahim ...

İbrahim Şahin 2

MEĞER BABAM EŞEKMİŞ

Her birimizin boynu virgül olmuştu virgülü yazmaktan. Kolu virgül, parmakları virgül… Öğretmen virgül diyor başka bir şey demiyordu. Virgül, virgül, virgül…

Virgül ne çok şeymiş bir türlü aklım almadı. Trafikte arabaya yol veriyor ‘’ Geç!’’ diyor, ‘’ Dur!’’ diyor. Diyor da diyor…
Virgül her an her yerde. Evimizde. Dostumuza açılan kapı. Sevmediğimiz komşumuza kapanan perde.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

1 – Kıllı Meşe ve Rüzgârın Gıdıklaması Kıllı meşe ağacı, Toros yelinin gıdıklamasıyla kahkaha atar. Yaprakları gülmekten dökülür, altına helke koyan Mustafa Şahin, “doğa güldü, ben şişeledim” der. Eşeği bu sahnede rüzgârla flört eder, kıvımsal tensel temas başlar.

“Rüzgârın yönü değişti, meşe kıvım seğirtti.”

Ladin Sakızlı Ağda ve Sincapların Protestosu Mustafa, ladin sakızını ağda yaparken sincaplar “bu ağda doğaya aykırı!” diye bağırır. Eşek, sakızı yalamaya çalışır, helke devrilir. Bu sahnede doğa sadece mizah değil—absürt ritimle mühürlenmiş bir protesto tiyatrosu olur.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

MUTLUYDUK İNADINA

Karnımız toktu
sabah akşam yediğimiz
bir tencere bulgur pilavı
içtiğimiz bir tas ayran

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

MUZ CUMHURİYETİ’İNDE DARBE

Soğan cücük olmazdan evvel asaleti ile anılırdı muz. Asaleti ile alınır, asaleti ile satılırdı. Asaleti ile tadılırdı ta ki soğan Meydan Harbi ilan edene dek.

Pazarda tezgâhlarda sıra sıra dizilirdi soğan. İlk alınandı üç kilo beş kilo. Poşette sepette en alta konulandı. Üstüne patates üç kilo beş kilo. Domates ayrı poşette. Biber ayrı poşette. Salatalık ayrı poşette. Yeşillik; marul, maydonos, nane, dereotu ayrı poşette. Fındık fıstık ayrı poşette. Portakal, mandalina, elma ayrı ayrı poşetlerde. Muza alınmazdı ayrı bir poşet. Alınırdı tane ile, konulurdu poşetlerden herhangi birinin en üstüne.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

Bölüm 1 – Sipsiyle Gelen İlk Kıvım
Her çocuk ağlayarak doğar. Ama Hayrettin ilk nefesiyle rüzgârı dinledi. Köyün alt yamacında, dut ağaçlarının gölgesinde açtı gözlerini. Toprakta çıplak ayakla yürümeyi, bulutlara bakarken yönünü bulmayı öğrendi. Ama onu farklı kılan şey, bir yaz günü söğüt ağacından kendi kopardığı bir kabuktu.

O kabuk, onun ilk “sipsi”si oldu. Öğretilmemiş, tanımlanmamış, notası yazılmamış ama doğrudan göğsünden gelen sesi taşıyan ilkel müzik nefesi. Henüz harfleri tanımadan, sesleri üflemeye başlamıştı. Rüzgârla akraba, yıldızla sırdaş bir çocuktu o.

Hayrettin için doğada ses, sadece duymak değildi — duyguyu dışa üflemekti. Kuzu meleyince mızrap sesi duyar, Dere çağlayınca beste hayali kurar, Yağmur damlayınca içindeki ritme eşlik ederdi.

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

NEBAHAT YİNE VERDİ VERİŞTİRDİ

.

Dün yine şu bizim Nebahat aradı

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

NEDEN OLMASIN
***
Sevgi ile bakmalı
İşe, aşa, gökte uçan kuşa
Sevgi kokmalı yürüdüğümüz sokaklar
Sevgi tatmalı yutkunduğumuz lokma

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

SORMA GARDAŞ
***
Delikanlı çağlarım gelir aklıma
Serilir kepir taşları ayağıma
Yoldaşım olur gün boyu kınalı keklik
Susar başkuş, tüner atmaca

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

NE Mİ YAPARIM
****
Bugün
dünle hasbıhal ettim
dün dünle
yarın mı

Devamını Oku
İbrahim Şahin 2

NE Mİ YAPTIM

Tenimi kuruttum güneşte
Tabanım yeşersin diye

Yolumu tozuttum

Devamını Oku