Göt Direnişi: 1. Dalga – Çatlaklar Arasında Özgürlük
Yıl 2026. Devlet götü, sokaklarda yürümeye başlamış. Her adımda bir vatandaşın bireysel kıvrımı bastırılıyor. Ama bir grup insan, popolarını özgür bırakmaya karar veriyor.
Liderleri: “Kıvrım Ana” Bir zamanlar bale eğitmeni, şimdi devrimci. Sloganı: “Her kalça bir kimliktir. Bastıramazsınız!”
Direnişin sembolü:
Popo Felsefesi: Düşünen Kalçalar
🧔 Nietzsche: “Kalça, İrade-i Güçtür”
Nietzsche’ye göre göt, bireyin dünyaya karşı koyma biçimidir. “Sallanan bir kalça, Tanrı’nın öldüğünü ilan eder.” Zarif bir yürüyüş, güç gösterisidir. Kıvrım, sürüden ayrılan bireyin manifestosudur.
👓 Kant: “Kalça, Ahlaki Bir Formdur”
Kant, götü kategorik imperatifle değerlendirir: “Öyle bir kıvr ki, herkes senin gibi kıvrsa evrensel bir estetik doğsun.” Kalça, ahlaki sorumlulukla sallanmalıdır. Aşırı kıvrım: etik dışı. Yetersiz kıvrım: estetik ihmal.
🎞️ Göt Sineması: Kıvrımın Görsel Dili
🎥 Quentin Tarantino: “Popo, Şiddetin Estetiğidir”
Tarantino’nun kadrajlarında kalça, bir tehdit unsuru. “Bir karakterin götü ne kadar belirginse, o kadar tehlikelidir.” Örnek: Kill Bill Vol. 3 – Kıvrımın İntikamı Ana karakter, düşmanlarını kalça kaslarıyla boğuyor. Final sahnesi: “Bir kıvrım, bin ölüme bedel.”
🎬 Stanley Kubrick: “Simetrik Kalça, Kozmik Düzen”
Kubrick için göt, evrenin matematiksel yansımasıdır. 2001: A Göt Odyssey filminde, kalça simetrisiyle uzay-zaman bükülüyor. Monolit değil, MonoGöt var. Ve o göt, insanlığın evrimini başlatıyor.
. 🍉📖🕯️✨
🪶 Sahne 150 – Kuşadası Kumsallarında Göz Süzme Protokolü
Kuşadası’nın kızgın kumları, sadece güneşlenen bedenlere değil, göz süzme protokollerine ev sahipliği yapıyordu. Huriyem’in süzgeci bir röntgen değil—absürt bir sanatsal algı devresiydi.
. 🍉📖🕯️✨
🪶 Sahne 150 – Kuşadası Kumsallarında Göz Süzme Protokolü
Kuşadası’nın kızgın kumları, sadece güneşlenen bedenlere değil, göz süzme protokollerine ev sahipliği yapıyordu. Huriyem’in süzgeci bir röntgen değil—absürt bir sanatsal algı devresiydi.
Bir Öğretmenin Sessiz Devrimi – Sayfa 1: Sınıfın Sahnesi
İstanbul’un mütevazı bir okulunda, 5. sınıf öğrencileri harflerle ilk defa barış yaptı. Test odaklı sistemde “okuma yazma bilmeyen” etiketiyle anılan bu çocuklar, Öğretmen İbrahim Şahin’in dokunuşuyla önce duyulmaya başladı.
> “Yazısı okunmayanı hayra yordum, yüksek not verdim” dedi velilere. Önce güven kazandı. Sonra kelime kurdurdu, cümle kurdurdu. Öğrenciler artık yalnızca dinlemeyi bilmiyor—anlaşılmanın sıcaklığına dokunuyordu.
Sınıf bir tahtadan ibaret değildi artık—bir sahneydi. Ve o sahnede her çocuk, kendini ilk defa yazıya dökebiliyordu.
HARMAN ZAMANI MI NEYMİŞ
ekilirdik tohum
biçilirdik ekin
yığılırdık deste deste
sürülürdük saçım saçım
Hayat bir perdelik oyundur
Önce
apalamayı,
sürünmeyi öğretir
sonra
yürümeyi
HELE DİNLE GARDAŞ
***
Toprak deyip geçme gardaş
…………tohumu ekersin toprağa
……………………..yeşerir toprak şenlenir
………………………………..biçilir orak şenlenir




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!