Dost odur dostunu hatırlar ise,
Gönülden gönüle hal gelir gider.
Cemali resulü selamlar ise,
Ameli Saliha bol gelir gider.
Her nimetin dahi tatlı, acısı,
Sıla hasret köye gideyim dedim,
Issız kalmış köyler vardım ağladım.
Baba ocağında güleyim dedim,
Virane duvarlar gördüm ağladım.
Karanlıkta uyku tutmuyor köyde,
Hakikat uğruna bir ömür verdin,
Yıllarca iftira yüzler utansın.
Şu millet uyansın yeter ki derdin,
Hadi şimdi vicdansızlar utansın.
Fadime Şahinler,Müslüm Gündüzler,
Kimler aç kimler tok,enseye bakın,
Pişmez aşa su kat,yiyen yiyene.
Korkulu depremli,fay hattı yakın,
Ukbâ var şimdilik,doyan doyana.
Meydanda lafgüzar,eser savurur,
Ettekrarü bina okur yazanlar,
Muvakket zamanı boşa sürerler.
Maharetmi yaz boz, çizgi çizenler,
Gösteriş sayfayı başa sararlar.
Hakikat payına razı ol derler,
Eşinen öküzü, koştum çekmedi,
Satmasam bir belâ satsam bir belâ.
Sondajlı ineğin, sütü çıkmadı,
Yaymasam bir belâ, yaysam bir bela.
Yedirdim arpayı,vurdum semeri,
Sormadım kimseye tahtı tacını
Cahilin simgesi arsız olurlar.
Zehiri zıkkımı tattım kaçını
Çobanın değneği beni bulurlar.
Bozuk saat gibi ileri geri
Felaket tellalı öbürü biri
Hep terki edeptir musluk akarken
Boş bardağa kızıp desti kırılmaz
Makamın ahvali hayat verirken,
Gelenin keyfine aslı satılmaz.
Tabanı yağlayan meydan gözetir,
Zulmet karanlığı, güneş doğarken,
Yıllar ağlıyordu ya Resulallah.
Kıvranan sahrada Habeş boğarken,
Diller ağlıyordu ya Resulallah.
Ruhsuz eşyaların değer gördüğü,
İlkbaharda çayır çimen şenlenir,
Yayla oba dağa, taşa yol olur.
Bülbül ötüşünü duyan dinlenir,
Yamaçları çiçek açar gül olur.
Oğul kovanında arılar coşar,
Sabah erken kalkar,tarla sürerdin,
Yer içer dinlenir,sonra gülerdin,
Kişneyen dor atı,gider yemlerdin,
Baba niye geldin köyden şehire
Güler eğlenirken,koşar dururken,
Yaşlılık geliyor,var yavaş yavaş.
Çağlayan damarlar,kanı kururken,
Yaşlılık demine gir yavaş yavaş.