Gül kokulu kıyıların sırtını okşarken deniz,
Dudaklarında lavanta kokusu,
Gecenin perdesine saklanan,
Mahcup gülüşlerin vardı,
Hüzünlü şarkıların diline düşen,
Doğduğum ev kerpiçti, Toprak tavanlı,
Ve yağmur la beraber, O da akardı.
Hatırımda daha dün gibi
Leğenler arasında yattığım,
Yağmurlu kış gecelerini..
Dışarıda idi derme çatma tuvaleti,
Aşkı düşlerimde arardım eskiden,
Hayatın girift hayallerinden geçerken,
Okşadığım, kokladığım ve ördüğüm,
Renklerini düşlerdim saçlarının,
Kimi denize, kimileride yosun rengine,
Bakmaktan çekinirdim, düşlediğim gözlerine,
Bu sabah güne yalnız uyandım,
Sol yanım boş,
Sen yoksun.
Oda soğuk,
Nerede ılık nefesin,
Ne bir haber nede bir not yazmışın,
Yaşamında,
Bir demene süresi olsaydı.
Öyle ya,
Hatalarımızı eksiklerimizi,
Düzeltme imkânı olsaydı.
Belkiler ve keşkeler,
Gölgeler giydim gecenin koyu yerinde uyudum,
Yasemin kokan tenine hasret tenim,
İlmik ilmik işlenmiş düşlere daldım,
Beyaz bir güvercinin kanadına takıldı ruhum,
Yükselirken gökyüzüne apansız.
Yalnızlığa sesleniyorum,
Gözlerim ağlamaklı,
Sonra;
Yürüyorum, ağır ağır,
Bu izbe sokaklarda,
Yar dediğin kan olup damarlarda dolaşmalı,
Güneş gibi ay gibi ışık ışık yuvasına doğmalı,
Tatlı dille güler yüzle sevdiğine bakmalı,
Sevgi ile şefkat ile yüreklere akmalı.
Yar dediğin çiçek olup amber gibi kokmalı,
Sen geldin,
Fidan idim dal oldum.
Seni sevdim,
Gonca idim gül oldum.
Sana yandım,
Ateş idim kül oldum.
Ebabil kanadıyla geldi yalnızlık,
Bir hüzün çiseliyor,
Hasret kirpiklerden gün batımına
Ufuk çizgisinde kaybolan gün
Ve gecenin ilk ayak sesleriyle,
Kor gibi düştü yüreğime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!