Ellerimi açtım gökyüzüne baktım
Baktım ki seni görürüm diye
Ne seni görebildim ne de kendimi
Bir güvercin oldun uçtun elimden
Arıyorum seni gök yüzünden
Resmini astım duvara
Hem baktım hem ağladım yana yana
Senden bana bir hatıra resim kaldı
Oda duvarda asılı kaldı
Öyle güzel duruyorsun
Sensiz
Yaralıyım ben
Resmine bakar ağlarım
Bağrımda dinmez acın
Acıtıyor içimi ayrılık
17 Ağustos 1999, saat 03:02'de
7.4 şiddetinde büyük bir deprem,
Salladı dağı taşı evimizi beşik gibi
Ayırmadı hiç yaşlı genç zengin fakiri,
benim adım ne toprak
ne gökyüzü nede güneş.
yıllardır sorar dururum kendi kendime
nedir benim adım diye.
Sen gittin gideli
Yüreğime hüzün düşüyor
Ne kışlar bahar
Nede baharlar kış
Delicesine eser durur rüzgar
Bu yalan dünyayı
Dolandım durdum seni bulurum diye
Dizlerimde derman bile kalmadı
Ne bir gören nede sesini bir duyan olmadı
Pencereme konan kuşlara sordum onlarda yok dedi
Ah şu bizim orman ne hoş olmuş
Kestane gürgen ıhlamur kayın dolmuş
Altı yaprak üstü bulut,larla dolmuş
İçinde domuz,lar ayı,lar yuva kurmuş
Gel,de sen burda derdi unut unuta bilirsen
Ne oyunlar oynardık daldan dala atlardık
Çekip gitme
Seni bensiz benide sensiz bırakma
Yıllar yılı kovalarken
Dikenli tellere takılır yüreğim
Ben uçurumun kenarında dolaşırken
Kalbimde çok şey benimle birlikte yok olacak şimdi
Gurbet elde yıllar boyu
Süründüm durdum köşe bucak
Yollarında yürürken adım adım
İçime kin ve nefret düştü gurbet
Seninle tanıştığım gün
Çok güzel bir çalışmaydı..
Kutluyorum samimi yürek sesinizi..
Tam puanımla.. (Antolojimde)
Saygı ve Selamlarımla
HÜSEYİN ÇUBUK