Beykoz tepelerinde,
Boğaza kuş bakışı,
Mihrabat korusu!
İnsanın bu güzelliğe,
Dili tutulacak doğrusu…
Boğaz!
Gözler Kâbeye çakılır!
Gönüllerde arşıalaya çıkılr.
Ah ne çıralar yakılır,
Mescidi haramda…
Vakit vakiti,gün günü kovalar.
Kendi kazdığı kuyuya kendini iter,
Yanlışa şikayette ama kendi işler.
Garip dünyanın bağrında neler biter,
Kullanmaz iğneyi çuvaldızla diker…
Şimdi utanmadan birde soruyor,
Yaslanırsın güvendiğine,
Her işinde dayı ararsın.
Arkam sağlam diye,
Boş verirsin ama yanarsın.
Güvendiğin sen olmalısın,
Çalışıp didinip kazanmalısın.
Senin olmalı farkın,
Bakınca ondan ayrılmalısın.
Sonra inceleseler seni,
Çok farklı çıkmalısın.
Sen değilsen sen,
Buna hakkın yok,
Ne istediğini bilmiyorsun.
Sevgi yok saygı yok,
Sevdiğini zannediyorsun…
Her istediğin rüya,
İki gönlün yalnızlığıdır.
İki hasretin aldığı esir…
İki sevginin heyecanıdır.
İki özlemle beslenir…
Gözler yolun başıdır.
Cennet olsun mekânları,
Sabır dolsun ana-babaları.
Eğer varsa eşi-evlâtları,
Kanamasın geçsin yaraları…
Ateş,
Düştüğü yeri yakarmış.
Öldüm bu gün,
Minarelerde duyuldu selâm!
Yumdum gözlerimi hayata,
Misafirim dünyada şu an…
Eş çoluk çocuk,
Gelin damat etrafta!
Martılara kalmış kumsal,
Gel ne olur gel beni de al!
Yazın başından beri bekliyorum,
Gel ne olursun bende kal!
Eylül de bitti buralarda,
guzel eser
kutluyorum kaleminizi ve sizi.tüylerim ürperdi inanın çok güzel yüreğinize sağlık...saygılar
Tebrikler üstadım.gönlüne sağlık iyi günler dilerim...tam puan