Hala orak böcekleri,
Ötüyor buralarda…
Eylülün son akşamı,
Huzur kulaklarda…
Bazen bir kahkaha,
Bir rüzgar ol arkamda,
Aşkınla uçur beni.
Bu ödül olsun bana,
Sarsın her yerimi…
Sensiz tabi olamam,
Senin için ölürüm!
Dağları delen,
Şirin için,
Ferhat gibi…
Senin için ölürüm!
Kerem ile Aslı gibi…
Beni halime bırak,
Ben zaten seninleyim…
Akşamı sabahı sensiz,
Seninle geçirmekteyim…
Bu kıskançlık bu haset,
Sen şehitsin,
Benim için yiğitsin.
Huzur içinde yat,
Benim işim artık ağlamak.
Dağları sen bilirsin,
Ne sevgi nede şefkat var!
Kalpler hep birden taş kesilmiş.
Ben güzel ahlakı tamamlamak için,
Gönderildim diyen Peygamber!
Cehaleti yaşayan insanoğlu insan!
Neden bükülür boyunlar?
Ayrılınca iki sevgili…
Hasret mi doymaz beraberliğe?
Özlem mi ki deli…
Beraberlik bitmesin diye midir?
Eller durur hep kenetli!
Bir yalnızlığın kucağında kaldım.
Nefsimle ben kavgalı ayrıldım.
Bir ona dargındım yaşarken!
Bu dargınlıktan çok mutlu…
Bir görevli, ben arabada itildim!
Kuş gibiydi o gün kalbimiz,
Uçtu uçacak sanki bizden.
Biz çocuklar gibi sevinçli,
Tutuyorduk elimizden…
Dünya mı pembeydi,
Bütün renkler mi bilmem…
Bir yaz gecesi!
Rüzgâr yapraklarda.
Yıldızlar el ele,
Dolunayla birlikte…
Sessizliğin ortasında,
Kurbağalarla böcekler…
guzel eser
kutluyorum kaleminizi ve sizi.tüylerim ürperdi inanın çok güzel yüreğinize sağlık...saygılar
Tebrikler üstadım.gönlüne sağlık iyi günler dilerim...tam puan