O kadar umut var ki dünya da,
o kadar umudu olan insan var ki, şaşıyorum.
güzel evler, güzel arabalar,
hep tartıştığımız babalarımızın,
yüzünü bile unuttuğumuz dedelerimizin genlerinden geçer belki diye,
mavi gözlü, yeşil gözlü çocuklar istiyoruz,
Yağmurdan ıslanmış bir alnın yazısını öpmek değildi yaptığımız
Sövmek yerine sevmeyi tercih ettik kaderi, belki de hepsi bu.
Hiçbir alınyazısını silemiyor ne de olsa, yağmurlar,
Hala dudaklarımda çünkü, o yazıdan payıma düşen acılar…
Yazmanın en güzel yanı,
yalan söylemenin en güzel yolu olması,
kötü olan ise;
yazdığının doğru olduğuna inanmaya başlaman.
Dişinin arasından çıkardığı yemek artığını bile,
geri ağzına atıp ziyan etmiyorsan,
bir insanı nasıl harcıyorsun.
Yıldım.
İnsanlardan, hayatlardan.
Kim bilir,
belkide boşa geçmiş kocaman bir otuz iki yıl(dım) .
Yolculuklar var aklımda
sırra kadem bastı diye tabir edilen
çıkıp gitmeliyim başka bir hayatın sayfalarına,
bir paragraftan aşağı bırakarak kendimi.
tek kişilik bir senaryoda aramalıyım belkide,
kirli yalnızlıklar yağıyor oturduğum kente
ne zaman gitsen sen buradan
bu dört duvar, bu boş sokak
baştan aşağı cam kırığı oluyor herşey
ardından bir tas su değil,
binlerce kova kan akıtıyorum duvardaki silik, yitip giden gölgeni gördükçe
Ben bilerek cam kenarı istedim bu kahrolası hayatın otobüsünde
Ama ben gelmeden hep başkaları oturmuştu yerime
Onları kaldırmak varken,
Bir ayağım çukurda yaptım bütün yolculuklarımı...
Üzerime sinen yalnızlık kokusundan,
Kimseyi inandıramıyorum sevgili olduğumuza...
(2003/ANKARA)
Martı sesleri duyuyorum martın ortasında
Takalar geçiyor aklımdan hem de Haymana Ovasında
Fatih’ ten bu yana karadan gitmiyor gemiler ama
Biz hala böyle tutunuyoruz hayata...
(2002/ANKARA)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!