dayak yiyeceğini bile bile kavgaya gitmektir aşk.
zaten aşktan dönerken, izleri farkedilir uzaktan bile
harap, kırık dökük bir kalp.
olan oldu sonunda, düşümden düştüm canım yanıyor.
başkalarının üzerinde gördüm aşk elbisesini, denedim ama olmadı,
eğreti durdu benim üstümde.
benden mi, kumaşından mı bilemedim.
mayalamıştım oysa ömrümü sevdanın kenarına,
Sen bir denizsin,
Ben bir damla.
Taşacak mısın sanki?
Beni de alsan yanına.
Kıyıda, gemilerin çarpmaması için konulmuş, bir lastik bile olabilirdim.
Bütün ömrümce denize bakıp çürüyebilmek için.
Önü sonu bi bahar sevdası iklimini şaşırmış yüreklerde,
Kalp spazmına davetiye heyecanlar.
Hayatın vaad edip yapmadığı dilekleri toplayıp, heyecanlara bölüyoruz.
Elde kalan sıfır..
Mecburen ikmale kalıyoruz…
Gelecek zamanlı cümleler için açıyorum artık kalemimin ucunu
“e-cek-a-cak” lara, sevgi dolu yüklemler bulmak amacındayım.
Kaç sevdaya düştüğümüz önemli değil,
Bilakis;
Kaç sevdadan düşmeden çıktığımız önemli.
Ve bir de anlamak önemli yazılan şeyleri
Bir şeylere takılıp kaldı umutlarımız.
Kağıtlardan yaptığımız gemiler battı,
Ve unuttuk sevmeyi...
Şimdi ince kederler barındırıyoruz yüzümüzün en derin çizgilerinde.
Kendi başımıza senaryolar yazıp başrol oynuyoruz en dramatik sahnelerde.
Ellerini tutuyorum bir uçurumun kenarında
Bildiğim bütün akrobasi hareketlerini deniyorum ömrümün
Bırakma ellerimi yar
Düşürme beni dipsiz yarların dibine
Sandığın gibi değil hiç umut yok
Kaçıp kaçıp saklandığım yerlerdeyim yine. İstenmediğin bi sevdanın ortasında olmak niye koymasın ki çeyrek asrı devirmiş bir insana. Sevgilinin kurduğu bir cümlede, belirtisiz bir nesneysen eğer, vakti gelmiştir artık o cümleden çıkmanın...
Ne garip, bir tek adının anlamı yolcu ediyor beni bu kentten.
El sallıyorum...
Acılarım tırnak gibi,
Kestikçe uzuyor.
Ne kadar dibine inersem
o denli canım yanıyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!