Dün gece düşümde
Elimde olmadan
Açıp eski resimlerine baktım
Kim bilir belki de bir gökkuşağının
İçine aktım
Belki de bir masaldı
Haydi, bir dilek tut
Yıldızlardan dökülsün umutlar
Yapıştırayım gönül ağacına
Tut ki dökülsün
Yapraklarından neşe ve mutluluklar
Gün mutluluk sevinç gözyaşlarımız olsun
Nedensiz sorularla
Yaşlanır hayat
Güneş vurur denize
Dalgalarda köpükler
Yükselir göğe çığlıklar
Seslerinden düşer martılar
Kaç asır geçti bilmem
Konuşamıyorum
Yaşadım yalanlarla insanlarla
Kaçtım
Dağ başına
Bir kahve pişimi ağladım
YOL İŞÇİSİ
Baraka karlar içinde raylar kazmayla güreşte
Balyoz elimize yapışmış şeytan sobamız saatlerdir aç
Tren yol bekliyor derdi çavuş, haydi amele tren yolunu çabuk aç
Çok lanet okudum şu üç sene içinde hele içince
Rayların arasında ayağımı burktum çok acıdı yüreğim
bir geçmiş zaman yaprağı kopar defterimden
porsuk ve sarısuda başlayıp egeye uzanan
yaşamın kıyısında adımlarım
Karanlık kapkaranlık
Karanlığı delip geçen bir ışık
Fırtınada bir umut
Görsen için gider
Uzansan yakalarsın
Geceyi hiç kaçırmaz
DİDEM
Hani sen sinektin Işıl’la
Geveze gecede düşlerinizde kelebekler
Grafon kağıtlarından fener alayları vardı ay ışığında
Geçmişti yalan peygamberler eşliğinde sinekler
Uzak ülkeler düşlerinizde gökkuşağıydı kaçacaktınız birlikte
Herşey boş sokaklarından geçiyorum
Saat erkene 5 kalayı vuruyor
Gözlerim gökyüzü .gözlerim yeryüzü
DÜŞLERİM
ESkimiş bir şehrin ağrısıydı
Porsuğun kokusu
Her gün başka bir renk akardı
Basmanın atıklarından balıklar boğulurdu
*
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!