Horozların ötüşüyle uyandım
Bir hışımla yatağımdan fırladım
İşliğimi üstüme pantolonumuda geydim
Cızlavet lastikleri ayağıma geçirdim
Gün doğmamıştı geldik harmana
Saplar yığında duruyordu yan yana
Yol açık…
Arazı karlarla kaplı
Kar altında nimetler saklı
Tilki açlığını gidermeye çalışyor
Yoldan uzakta bir şeyler arıyor
Issız ve soğuk…
Tek gül ile yaz gelmez
Derlerdi inanmazdım
Dışarıda kar yağıyor
Bilseydin, hiç açmazdın
Bir mizan kurulmuş ki
Asla dengi bozulmaz
Canan sevdasından çıksada duman
Çadırımız yükseklere kurulmuş
Yolumuz edeple, ihsanla iman
Çadırımız yükseklere kurulmuş
Kur’an ile sünnetine sarıldık
Dört bir yandan kuşatıldım, kanadım yok uçamam ki
Yara, bere elim kolum, takatim yok kaçamam ki
Dünya aldı beni esir, selâm, kelâm etmez tesir
Geçen zaman ceza kesir, isteyince göçemem ki
Öyle özledimki bir tanem
Gözlerini, sözlerini bakışlarını
Tutmayınca ellerini içim gidiyor
Sıkılıp. ufalıp kahroluyarum
Öyle özledimki kokunu bir tanem
Dayanamıyorum
Kalkın ayağa ruhlar bedenler
Sefâ verdiz bu meclise erenler
Gül bahçesinde zikre girenler
Sefâ verdiz bu meclise erenler
Allah diyenlere nazar edersiz
Canında cananı buldun
Ömrünü yoluna koydun
Sultanül evliya oldun
Efendim şah-ı Geylânî
Hasan, Hüseyin soyundan
Tavla kağıt kapılmıştık oyuna
Lise çağı giriverdin koynuma
Şirret oldun salgı saldın boynuma
Ahmak otu, ırzı kırık sigara
Pas bağladı parmaklarım arası
Seni zamana sordum
Alıp götürdük dediler
Seni dertlere sordum
Yedik bitirdik dediler
Seni mevsimlere sordum
Çoktan unuttuk dediler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!