Ben o yari isterem o yar ister başka yar
Ben o yari isterem kesmez beni başka yar
Tuzun koktuğu zamanlara denk geldik
Doğanın sarıya büründüğü yerlerden
Suyun toprağın altında arındığı
Gülün dikenler içinde korunduğu yerlerden
Ahlakın çöktüğü adaletin süründüğü yerlere...
Ah Leyli!
gün kurusu serinliğinde
bir mezar taşı vefasıyla beklerken seni
bu yağmurlar gider
bu rüzgar, eflatun ve eylül
bu güz de ölür
Diken olup gülüne
Sarılayım dalına
Canımdansın sevgili
Vurulmuşum alına
Takamadım mihrini
Vurup geçsek kıyısından hayatın
Neresinde durulması gerekir
Üzerinde akrep gezmiş saatin
Hangi vakte kurulması gerekir
Dertlerinle harman olsa yaşların
ben şair değilim şiirleri aşk kokan
benim mısralarımda tuz kokar zaman kokar
ılık bir yağmurda ayrılır sevgililer
limanda bir gemi, garda bir tren kokar
bir süprüntü hayat çalarken hayalleri
Karışınca samanla sap
Her kuyuya düşüyoruz
Doğru çıkmaz yanlış hesap
Bir meçhule koşuyoruz
Özü sözü sarmış yalan
Erzurum
Her sabah yedide bir adam bankta
Oturup efkarı böğrüne çeker
Uzak kayalarda kurt ulumakta
Ayazı yedikçe avazı çıkar
Bulutlar arasından güneş denize vurur
Tayyare böcekleri ışıltıda savrulur
Martılar taşa konmuş rızkını beklemekte
Dalgalar akın akın kayaları öpmekte
Sürme keder tarlasını yeşermesin ızdırabın
Can yongası sefer tasım çay tadında yalnızlığım
Giyme vuslat hırkasını dibi yoktur bu girdabın
Gözlerinden eylül geçer, irşadında yalnızlığım
Gönül gömleğimde düğme, sensizliğimi ilikler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!