Elleri soğuk adamlar geçer,
gözleri matem ambarlarına benzeyen kadınların ömründen
Şakağına ayaz vurmuş kuşların donuk bakışları arasından
sarımtırak bir bahara doğru upuzun bir kış gibi
Bir yorgunluk kahvesi eşliğinde
Eski bir alışkanlık ellerim hüznü sardı
Şiirleri aşk kokan bir şair olmak vardı
***
İlmik ilmik dokundum kaderin girdabında
Hamdır pişmez şu gönlüm yanmaz vuslat kabında
Ey derviş nedir bu zahire meyil
Al postu başına sarıver gitsin
Marifet tac ile hırkada değil
Hırkanı çul deyu seriver gitsin
Hiçlik makamıdır makamı kulun
Hasretin kıskacıyla sol yanımdan vuran sır
Sarılmamış yalnızlık uzatır sürgünümü
Sevilmenin külfeti geçmişimi ısırır
Düzeltsen kırılacak eğri bırak dünümü
Bedava ölür insan yaşamın pençesinde
Yaz kızım;
İşte kanun
Beşinci bölüm, üçüncü kısım…
“Adalet mülkün temelidir.”
Hikâye uzun...
Okundu hikâye
Bozuldu büyü Vaveyla
Hadi ayak izlerimden kavgalarımı çıkar
Kaç bahar geçti
Kaç Leyla gördüm
Emzirilmediğim taraftan
Hüzün toplar saçından çiçek kokan ellerin
Dökülürken yüzünün allarına Vaveyla
Sanki kanımdan almış al rengini güllerin
Har sarılmış o zarif dallarına Vaveyla
Gözlerinin içinde gamdan yükselen duvar
ruhlarımız üşürken yalnızlık ayazında
bir tellal peydahladık deveden ince uzun
her acı bir masaldı sevgili dudağında
mavi hayaller vardı sonunda yolumuzun
biz gittik yol uzadı yol uzadı biz gittik
Ey gizli kölelik ey süslü yalan
Seni alkışlayan eller kurusun
Garbın kıskacından zehrini salan
Medeniyet denen ölüm surusun
Ey gizli kölelik ey süslü yalan
kafasında nice tilki yalanı
kuyruğunu bir birine değdirmez
şeytan yularsız da vurmuş palanı
yine de burnundan hiç kıl aldırmaz
bazen o, şeytanın önünden gider
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!