Topladılar gençleri sömürgelerden,
Nereye gideceklerini dahi bildirmeden,
Amaçları barış ve sevgi olsaydı eğer,
Anadolu onları da karşılardı yürekten...
Ölüme koştuğunu bilmez emperyalistler.
Sen ve Ben,
En yücesinden engelleri aşarız.
Mutluğun zirvelerinde koşarız.
Biz olmanın doyumsuz tadı misali.
Yalan dünyanın hakiki edasıyız...
Umuda yol versin yakamoz bakışların,
Ayrılık, hazan mevsimini tatsın.
Çöle dönen kalpler, vahalarla dolsun.
Bizim için mahşerde, gerçek aşka sırat olsun.
Hatırlar mısın bilmem ama,
Son buluşmamızda,
Sen ve ben yanlış kişileriz diye
Başlamıştın, ruhumu eriten sözlerine.
İki yanlış bir doğru yapar mı? diye,
Cevap istiyordun son cümlende...
Bir defterde iki resim,
Gülen yüzler, ışıl ışıl gözler...
Mutluluk hatırası, hiç bitmeyecekler.
Gelecek kokulu, sevgi yazılı,
Yaşamanın, yaşatmanın başlangıcı,
Aşkın kanıtı, huzurun damgası.
Bin bir sıkıntı ile insanlar gelse önüne,
En amansız dertleri söner, bakınca gülen yüzüne.
Oysa o içten tebessümün ardında neler gizlidir?
Yine unuttun kendi derdini, hiç bilmez miyim! ..
Vefalı dost arayan, arayıp bulsun seni.
Söyleyemedik sevgimizi anlayamaz darılır diye,
En mutlu günlerde, yas vardı gönlümüzde,
Kalbimiz takıldı kaldı vefasız sevgilerde,
Yazık ettik geçen günlere, hatalarımızı beklemekle...
Gün geldi haykıramadık içimizdeki alevleri,
Seviyorum seni diyorum,
Sen ise inanmıyor, gülüyorsun.
Sen yalanlara alışıksın.
Koştuğun hangi sevgide,
Doğruyu buldun ki?
Bana yalancı diyorsun.
Bir güz mevsimi gördüm seni.
Mevsim seni kıskanıyordu.
Sen taze bahardın...
Seyre daldıkça boğazı,
Boğaz seni kıskanıyordu.
Asker ve Polis babalarına ithafen...
Bir baba gördüm,
Gözlerinde endişe,
Dudağında sessiz bir dua...
Bir baba gördüm,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!