Ahmet bin E.Havari,nakleder bir hikaye,
Çölde giderken bir gün,yolum düştü bir köye,
Koştururlar deveyi,herkes meşgul işinde,
Çekilmişti bir Arap,zikir tesbih elinde,
İstanbulu gördüm bugün düşümde,
Yok eski İstanbul bu hal ne böyle,
Ayasofyam mahzun yorgun bir kubbe,
Geziyor kafirler senin üstünde.
Seyit Ahmet derdik onun adına,
Kurana hizmette sanki fırtına,
Rabbim sevmiş onu aldı yanına,
Genç yaşında gitti benim kardeşim.
Çatıda oluklar dayanmaz ona,
Ahrete inanmak imanın şartı,
İnanmayan insan mümin olmaz ki,
Kıştan sonra bahar gelecek belli,
Dirilir insanlar Ahret Gününde.
Geldi Musa Ümmeti,söylesen sen Rabbine,
Müsafir olsun bize,nemiz varsa önünde,
Musa azarlar orda,-Nasıl olur bu haşa,
Bir daha duymayayım,böyle sözü Allaha.
Doğdu hicri yedi yüz yirmide,
Sene 1300 Isfahan ilinde,
Menkıbeleri halkın dilinde,
Çamlıdere'dedir Semerkandi.
Bizden önce yaşadılar,
Güzel saraylar yaptılar,
Bıraktılar kalmadılar,
Dünya bizi aldatmasın.
Günah yığınıyla geçti günlerim,
Boşa geçen bunca yıla ağlarım,
Hayal meyal masal oldu dünlerim,
Sonu çabuk biten yola ağlarım.
Hz Eba Bekir o gün,Huzuru Saadette,
Huşuyla sohbet dinler,Resulullah minderde,
Geldi mescide bedbaht,karanlık ruhlu kimse,
Yakışıksız sözlerle,dahleder Eba Bekre.
Okulda görmüştüm,anayla kızı,
Ağlıyor devamlı,dinmiyor sızı,
Bir dakika sussan,dayanmaz acı,
Ömrünü çürüttün,a be yavrucak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!