Ereğlili kadınlar
Omuzlarında nacak
Bellerinde ip
Oduna gidiyorlar.
Ereğlili kadınlar,
Önlerinde öküzleri,
tıkandım kaldım ışıksız yollarda
gözlerine kilometrelerceydim
geldim, biliyorum
gözle gönül arasında asıl yolculuk
zor ve uzun
turna kanadı yok
yanmış yataklarda yanlış düşler kurdum
ben aşkı sende değil seninle buldum
dipsiz kuyularda, uğultulu tepelerde
porselen demlikte ararken yıldız gözlerini
demlenen çay gibi karardıkça karardım
tükenmeden suyum uzat gözlerini
kimdir o
“gel! ”diyorum, gelmiyor
gidiyor inadına
doyacak, ısınacak
insan içine çıkacak
tedirgin, iki kara boncuksun
dönüyorsun göz çukurlarımda
kirpiğine takılı kar tanesiyim
ekşimik gözlüm
savur beni
savur da takıver bahara
uğultunun yaşı yok rüzgarın kanadında
bakışım çam yeşili cik cik soslu ikindi vakti
havayı yırtan çocuk sesi çağırıyor düşlerime
yere düşmüş sarı çam dikenleri kuş ayaklarında
yakmasın derimi diye güneşi kremledim
şapkamın gölgesinde fısıltılı kısık gözlerim
Islık sesli çalıkuşum
uçup koşarken ormanın sesine
sil içindeki tedirginliği
her şey her gün değişir
bak benim dünüme
gitmez gözümün önünden
bu dünya bana dar be
darbe üstüne darbe
yiyene iyice bak
hiç yapamasın darbe
makbul mü uzun kuyruk
duyulmuyor kurdun,kuşun sesi
dağlarımda kurşun sesi
hayvan ot derdinde,insan su
canda nefret korkusu
sınır ötesinde yangınlar
maskelenmiş çılgınlar
hemen barış kilimini ter ter ör
bahçemizde esemesin hiç terör
ey baba tepede yaratma âlî
sakın gücenmesin bizim ahali
Bütün çocuklarımızın güz soğuğunda değil yaz sıcağında büyümesini ve yaşamasını, o yazları da çok beklemememizi diliyorum.