Her Şey Sensin
yine sensizliğin sessizliği
akasya ağartamadı içimi
uçak gölgesinde
selpakla sildim sevgimi
Hep ölümleri paylaştık yıllarca
Hüzünlerde kenetlendik.
Kahkahaları ayıplarken
Paylaşamadık bir karış toprağı.
Toprak beklerken anamızı
Düşündük kendi canımızı.
renk renk goncalardan
dört yapraklı yoncalardan
elektrik aldım
dağları taşları deldim
gözlerine akmak için
tüneller açtım
Kırk beş kişi
Dört duvar arasında,
İlk ders Ege Bölgesi’ndeyiz.
Duvarları aşamadan
İkinci ders Akdeniz Bölgesi ‘ne geçiyoruz.
Üçüncü ders,Nedim’le
Yontma Taş Devri’nde bekle beni
Truva Atı’yla geliyorum sana.
Sen Demir Devri’ne geçince
Ben Altaylar’da yürüyorum.
Milatla sıfırlandı hızımız.
Tarihi mı başlamış insanlığın?
uçak üzengisinde başladı
atın yeleli uçuşu
uçurdu zaman çelik kuşu
gider her adım sana
sen ne yana gidersin
ey renkli yapboz
Göklerin utkusu damarlarımızda.
Işık sarmalında indi Oğuz’un gözdesi.
Göklerden bekleriz yağmuru.
Kaptanın gözü bulutlarda.
Üstümüz yıldız kümesi.
bodrumda yaşıyorum bu yazı
karafatmalar arkadaşım
çekirge fısıltısıyla dinleniyor ruhum
sivrisinekler ziyaretçilerim
nem ve tuvalet karışımı kokulu parfümüm
bodrum serin
Çocukluğumda köpeğime,ineğime
Gençliğimde aşıma, eteğime
Dadandın be dadandın.
Kene! Kene! Şiştin kan eme eme.
Gözlü kene, gözsüz kene
Kim girdi kılığına gene?
Yeşil,sarı açarken,
Tavşanlarla koşarken,
Yamaçlardan bakarken,
Tutsak olduk saksıya.
De mi yayla çiçeğim?
Bütün çocuklarımızın güz soğuğunda değil yaz sıcağında büyümesini ve yaşamasını, o yazları da çok beklemememizi diliyorum.