Siyahın aleni ürpertisi girdi demek içine;
Gül yüzün bıtkınlığın esirliğinde demek...
Sen asıl karanlığın ne demek olduğunu bilirmisin?
Hiç derinliğinin kuytusuna düşüp çıkmazında sürüklendin mi?
Boğulduğunu hissettiğin halde aklından çıkmak bilmeyen,
Yitiremediğin bir düşünceye mahkum kaldın mı?
Adım atamıyorum
Hangi yöne dönsem bir duvar
hapsoldum
dışarı çıkamıyorum.
Yönsüzüm
Daha dört yaşımda sahipsiz bıraktın
Arkanı dönüp gittin...
Sevgiye muhtaç bıraktın...
Şefkatin sıcak bağrına hasret....
Tanımadığım yüzlerin vicdanına bıraktın beni....
Altı yaşımda düştüm yalnızlığın ızdıraplı çukuruna,
Bu gün gidişinin onuncu günü
Pusu kurdum camın önüne
Uykusuzca bekliyorum gelmeni
Dudaklarımda suskunluğun mührü
Yüreğimde umut hükmüyle
Bir bıraktığın emanetlerin
Mayna edilsin gemim,
Emelim kıyılarındır
Lemis bir hevesin
Tat kalmış sözcüklerinde
Engin duruluğunun
Meltemine kaptırmışken kendimi
Uzaklaşmak....
Çevrenden, kendinden
Bir adımda olsa uzaklaşmak
Herşeyden sıyrılıp düşünmek yapılanları
Attığın her adımın hesabını verebilecek kadar kuvvetli
Yaptıklarınla dimdik durabilmek
Sisli bir gecenin görünmezliğinin tütsüsünde yürek..
Kokusu bir başka, tadı bir başka...
Bilinmezliğiyle saran benliği sisli bir akşam..
Karanlığı ve yıldızları kavrayan puslu bir hava akımı...
Yürek senin belirsizliğinde
Ne karanlık var görünen ne de bir aydınlık
Arkamızı döndük hayata...
Koştuk hayat yokuşunda soluk soluğa
Önce ufacık birer bebek anlatamayan....
Sonra toz pembe birer çocuk....
Anlayışsız bakıp anlamlar kuran...
Görür görmez sevdi gönül,
Onca çile çekti gönül,
Hayat azap verdi gönül,
Şimdi söyle ben ne edem
Kalbim yandı sevda ile,
Düşmanım sokaklara…
Artık adımlarımı kaçırır oldum
Her an hatıralar
Çekiştirirken kolumu
Ben dört duvar odama
Yatağıma mahkum oldum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!