Yaz diyorsun içindekileri
Dök bir kalemde sessizliğini...
Ne kolay kelime
Kaynar durur sürekli içimde
Kanadıkça canına can katan sancın,
Yüreğimde sen
İçimde dolanan ateşin...
Dışımda katmer katmer yığılmış
Apansız bir uyanışın sartısntısına düştüm
Saat geceyi gösteriyor
Rüyalar seni
Ayıkmak için kahvelerin en koyusunu yudumlarken
Kendi kabuğuma çekiliyorum
Belki seni hatırlatmayı engellenyen bir şey bulurum diye
Veda havasında tükettim çocukluğumu,
Sevinçten neşeden uzaklarda...
Çocukluğun coşkusunun vedasında bitirdim ümitlerimi,,,
Kelimeler ilk düğümünü ilk okul sıralarında taktı boğazıma
Kördüğüm oldu yığıldıkça yığıldı içimde yas havasında..
Söyleyemedim bir türlü...
Sınırın tel örgüsünde,
Ergin isteklerin
Rukuya varıştaki huzuru
Darağacında ki korkusu
Altında sıkışmış,
Rahatta bekler yürekler
Senin adın ilk bahar olsun,
Ellerin cennet güzelliği
Var oluşun bir armağan olsun bana
Derin okyanus misali gözlerin
Alacalı görüntünde saklanan yüreğinle
Zemheri bir ışık sok yüreğime
Hayat bu… gurbet okyanusu yalnızca. Ucu bucağı görünmeyen dev bir okyanus bu…Sevdiklerimizin, bildiğimiz bilmediğimiz tüm canlıların yaşadığı gurbet okyanusu bu…İnsanlarsa yüzmekte bu okyanusun alaca renginde…Kimini gizemin göz kamaştırıcılığındaki esrarengiz cam göbeği renginin pastel tonlarındaki meraklı bakışların gölgesiyle bütünleştiren… derinliğe erdiren; ; Kimini sığlarında barındırıp yaşamla ölüm arası bir çizginin ince dokusunun ilmeklerinde sürükleyen…Yaşamın can kırmızısı ölümün yas karanlığı arası…Bazen girdabıyla evirip çeviren alaca karanlığın koyu laciverti karşımızda bazen, durgun sularının yatak misali boylu boyunca serildiği nil yeşilinin huzur hali…Nezaman hangi yüzünü göstereceği belli olmayan gurbet sularının derin engebesindeyiz hepimiz….Var edilende biz yok edilecekte….Denizde mücadele veren yaşayanda biz…Kıyıya vurup yaşamı bitende…
Gurbet okyanusu bu her hareketi ayrı bir fırtına olan… Yaşamaksa okyanusun bin bir renginde adeta… Kimi zaman yağmurlar yağar sert dalgalar geldikçe gelir üstümüze… Dev dalgaların altında kalıp ezilmenin ve meşkatsiz kalmanın hazan sarısı serpilir üstümüze….. Dalganın lacivertine hazan sarısı eklenir.. …Bazen durgunluğun nil yeşiline katılan huzur mavisi…. Sakinliğin tonunda… Girdabın karanlığına eklediğimiz korkunun menekşe moru olsa gerek….Titrediğimiz gri telaş anları…Masmavi enginliğinde denizin umudun beyaz yansımaları sunduğumuz bazen…Doğumun alaca berraklığı ölümün yosun tutmuş kayaların kokusu gibi ağır ve koyu tonunun yorgun kirli yüzü…Kıyıya vurmanın süt tozu; kahve renginin hüznü bazen ölüm… Sarılığın işvesi yıldızların kıyıya vurması gibi bitiş öyküsü… Bazen deniz anasın renksizliği yapışır üstümüze bazen parıltılı pullar içinde taç yapar balıklar üstümüzde..… Hayat bir yunusun deniz ve gökle buluşma noktasıdır bazen…
Masmavi gökyüzünün enginliği,masmavi denizin gri dalgalarının umut esintileri…Hayat okyanusu bu…Gülümsemenin bebek mavisi tadında…Suskun görüntüsünde gizlenen sesinin şeker pembesi karşımızda kimi zaman…Fırtınalı bakışlarının korkutucu marşı bazen sesi…Korkuyla sevgi arası alaca renk cümbüşü sanki bu okyanus… Hayatsa renklerin birleşiminin alaca rengi sanki..
Önce gençliğimi tükettim senli sokaklarda,,
Işıltılı gölgelerine kapılıp adım adım yürüdüm,
Her adımda bir parça koptu yüreğimden
Önce sevdiklerimi kaybettim birer birer..
Sonra hayatımın güzelliklerini...
Işıkların parıltısına kanıp,
Boş kalacak hep yerin
Olurda birgün yeniden dönersin diye...
Kapılarım hep açık kalacak senin için
Belki bir gün girmek istersin diye..
Ne kadar perişanım bilemezsin
Alışmak bu kadar zor olmasa gerek
Gözlerini gözlerime,
Yüreğini yüreğime,
Nefesimi nefesine katıp,
Gidiyorum bu diyardan,
Gidiyorum sensiz adım adım gidiyorum,
Ağzımda tek bir mırıltıya dahi yer kalmamış,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!