Mutsuz görünüyorsun...
Mavi gözlerinde güz bulutları
Ha düştü ha düşecek
yanaklarına yağmur
Dudaklarında donuyor tebessüm
Bir gençlik masalını dolamışsın diline
Şaşıyorum bey’fendi senin şaşkın haline
Oturursun ‘ah gençlik’, kalkarsın ‘eyvah gençlik’
Kala kala dilinde kalmış sadece dinçlik
Karanlığın en koyu yerinden doğar güneş
Yarasayı korkutan işte tam o zamandır
Şafak vakti geceden ışığı sağar güneş
Çakala cüret veren etraftaki dumandır
Gece sabaha gebe, gündüz ise meçhule
Bir eline Güneş’i, diğerine Ay’ı veremem
Benim olmayan hanı hamamı, sarayı veremem
Daha kaç gün yaşarım bilmem, hiçbir sayı veremem
Hemen hiçbir şeye garantim yok, olsaydı keşke
Verebileceğim hiçbir şey yok, sevgiden başka
Sen ki baharda girmiştim
benim garip dünyama
böyle bir güz günü çıkmak
zorunda mıydın be kadın?
Madem gidecektin apansız
onca yıl neden sakladın?
Gönül bağlarında dolandın durdun
Üstüne konmaya dal bulamadın
Gönlüne göre bir dost arıyordun
Aşk ile saracak kol bulamadın
Ey Gülizar, gören göz seni bulur
Eline değdi elim
İnan hiç istemeden
Bir tesadüf diyelim
Sonra buluruz neden
Sen benim yüreğimde
Onulmaz bir yarasın
*
İnsan olmadığın kesin
Belki bir meleksin
Belki de bir azize..
Dilin başka söylerken hesabını sakladın
İkircikli davrandın ne yazık ki sen bana
Beni zayıf yerimden usulca tuzakladın
Bunu da yazacağım bendeki hatırana
Avrasya bir parşömen Karadeniz hokkadır
Boğaz zarif bir divit İstanbul'un elinde
İki çağın arası burda birkaç dakkadır
Tarih burda yazıldı her ulusun dilinde
Ne doğudur İstanbul ne tam olarak batı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!