Bir fasıldır geçilmiş, bir sihirdir bozulmuş
Gelen gurup vaktidir, solar ruhunda her renk
Bir bakarsın masallar buz üstüne yazılmış
Sevenle sevilende artık kalmaz bir ahenk
Saatler durakalır vakit hüzne beş kala
Arkadaşım, sana bir manzara çizeceğim
Dikkatle bak kendini bulacaksın içinde
Çaresi yok, herkesi bir hayli üzeceğim
Şu gecenin yarısı saat bilmem kaçında
Uyuşmuş beyinleri sarsacak şok gerekli
Soğuk bir kış gecesi, bir köyde
Anam çul üstüne doğurmuş beni
Büyüyünce adsız kalmasın diye
Ad vermiş adımla yoğurmuş beni
Antalya, Şubat'94
Aşkın ağırlığını aklın kantarı çekmez
Sevdaya yelken açmak ölüme bir davettir
Bir aşkı yaşamağa iki kişi gerekmez
Her sevda tek başına tutulan bir nöbettir.
Anlatmazsam çatlarım başımdaki halleri
Yaşamaya değecek günler varmış hayatta
Yüreğime dokundu bir perinin elleri
Bir içki sundu bana unuttuğum bir tatta
Kaygılardan arındım neş’e doldu içime
Meçhule dayandı aklın nefesi
Her bilinmez bir acayip kafes içinde
Ruhuma dar geliyor beden kafesi
Sanırım herşey ilahi bir nefes içinde
İzmir, Kasım'92
-Faruk Nafiz'in aziz hatırasına-
Biliyorsun ki oğlum, ortada, hem sen varsın,
Hem de seni yeryüzüne getiren bir anne.
Bazen, nemli gözlerle bana bakıp, sorarsın:
“-Peki babacığım, bu ayrılığa neden ne?
Feriştah olsa bile yalnız gider her giden
Şaşılası hal şu ki, gidilen yollar aynı
İki tek çorap bile alamazsın giderken
Sarılan kefen aynı, binilen sallar aynı
Doğarken farkımız yok, ölünce farkımız yok
Her yolculuk uzundur, yolcusuna kuşkusuz
Her yolda taşınan şey sadece bir özlemdir
Gerçi hepimiz aynı kervanın yolcusuyuz
Amma herkesin yükü diğerine mahremdir
Her yolun üzerinde, yolculuğu zehreden,
Kederi bilmeyen, sevinci bilmez
Ayrılık olmadan kavuşmak olmaz
Sevgi bağlarında buluşur gönüller
Beden ayrı kalsa da ruhlar ayrılmaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!