Gel bana...
Koş gel bana, gel bana
Gönlüm düştü gurbete
Burda herkes el bana
El bana..
Bir hazan mevsiminde sarı yapraklar gibi
Döküldükçe döküldük savrulduk ha savrulduk
Bir damla suya hasret kuru topraklar gibi
Çatladık ha çatladık, kavruldukça kavrulduk
Ah azizim aman aman
Beydağı’nın başı duman
Akdeniz’in dibi çakıl..
Bu denize ay düşünce
ne düş kalır ne de akıl.
Nedensiz dolanıyorum
bugün yine yollarda
Başımda salkım saçak bulutlar,
içimde serseri bir hüzün,
ayağımda -sanki- topuzlu bir zincir var
Sabahın seher vakti yanağımı okşayan
rüzgar değildi sanki senden gelen nefesti
Bu nefesle birlikte kulağımda çınlayan
sana özgü bir deyiş, sencileyin bir sesti
Kumsaldaki suların güzellik uykusunu
Diyorum ki, alalım başımızı gidelim
Issız dağ başlarında bulalım kendimizi
Bir söğüt gölgesinde gurubu seyredelim
Güneşin ardı sıra gece sararken bizi
Sen bir yanda yatıver a gülüm, ben bir yanda
Hey, sen, onbeş yaşında saçını boyatan kız
En ucuz kaprisleri pahalıya satan kız
Seni bu halde görmek üzüyor inan beni
Bu üzüntüdür sana seslenmemin nedeni
Birben:
- Yazılmadık şiir kaldı mı?
Öbürben:
- Hiç sanmıyorum!
Birben:
Aksetmiş yüzüne kalbindeki nur
Ulvi bir alemde yaşar gibisin
Işıklı gözlerin ruha dokunur
Gönülden gönüle koşar gibisin
Ezelden beri ben seni tanırım
Başımda kavak yelleri
gözümde toz pembe hayaller
yukarıda masmavi gök
altımda baharın çimenleri
Saatlerce bir seni,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!