Şimdi çocukluğumuz
Torunlarımızda oynar
Yaşlı gözlerimiz
Geçmişi arar
Ufukta gün batar
Sallanır ağaçlar
HOKKAM
İçimdeki keder
Tüketti günü oldu akşam
Bayırımda esse de rüzgâr
Giden gelmez kanar akşam
“Sonunda Erdal’a geldi ölüm
Sustu bütün güz çiçekleri
Hepimizde vardı bir albeni
Aldı koynuna onu
Acılı toprak
Bizden ayırdı Erdal’ı”
I
Yağmur en güzel süsü idi o kentin
Ne güzel yakışırdı
Bir temmuz günü
Orda kızımız doğdu
Martılar uçardı üstümüzden
Nasıl geçti çocukluğum?
Bir taştan bir taşa uçurum
Kimseye soramadık hiç
Nerede kaldı çocukluğum?
Sıkışıp kaldık burada
Kışın duvar diplerinde
Konuşurdu ihtiyarlar
Yıllar geçse de
Dal uçlarında arandı onlar
Bazen eşelesen közü
Geldi güz
Savruldu yapraklar
İhtiyar günümüz
Akşamları arar
Mırıldanır yaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!